Anilar, kimsenin bizden alamayacagi tek mülkümüzdür. Adornonun Jean Paul Richterden alintiladigi bu sözü dogrulamayacak bir yasam henüz yeryüzünde yasanmamistir ve dilerim ki yasanmasin. Elinizde tuttugunuz ücüncü kitabinda Ergün Küzenk, bizlere kendi mülkünü gezdiriyor. Okudukca hayli zengin biriyle karsi karsiya oldugumuzu anliyoruz, meger Ankara karis karis onunmus. Bugün, ciktigi sokaklarin hic tat vermedigi Ankarayi bir de ben gezdireyim, muhayyilenizi yoklayin dercesine sayfalara dökmüs. Önceki iki kitabindan öykülestirme gücünü bildigimiz Küzenkin anlaticisi simdi sehri bir flaneur tavriyla adimlamaktadir. Cevremizdeki yapilara ve insanlara kimi zaman bir cocugun, kimi zaman da cocuklar büyütmüs bir adamin gözüyle bakariz. Kent belleginin bir yansimasi olan Hükümet Caddesi, Kizilay Meydani, Bankalar Caddesi, Genclik Parki, Sehir Carsisi ve Sümerbank ile Anadolunun bozkirina insa edilmis bir baskente kurumlariyla taniklik ederiz... Bir de bu imarin disinda adini islevinden almis yerlerde dolaniriz. Bin yillik yokusun sonundaki Samanpazari, Atpazari, Koyunpazari ya da rivayete göre Ankaraya her gelenin ilk duragi olan Hergele Meydaninda... Ergün Küzenkin Ankara ile kurdugu iliskinin gücü, gecmise -belki buna tarih de diyebiliriz -yasantinin isiginda bakabilmesinden gelmektedir. Yeni ile eskinin birbirinin icine yerlestigi, birbiriyle catistigi, duygulandirirken gülümsettigi bir bakis...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.