O adam. Uzunca sakalli. Elinde kalem; yazan adam. O yasli adam. Zamanin en sasaali, en gürültülü dönüsümlerinin yasandigi bir yüzyilda sadece icinin firtinalarina kulak kabartmis bir münzevi. Koyu zulümlere, kati ayirimlara zemin olmus bir mekanin ortasindan bulanmadan kalbimize akmis bir büyük düsünce irmagi. Tolstoy, cok görmüs ve cok yasamis bir suskun bilge dede imajini tamamlar cogu okurunun dünyasinda. Sanki anlatmak icin torunlarinin sormasini bekliyor gibidir. Onun uzun sakallarina tutunan zamanlar ne kadar eski ve koyu ise, kaleminden beyaz sayfalara düsen notlar bir o kadar yeni ve tazedir. Zihinlerimizde yer eden o yasli görüntüsünün aksine, Tolstoy, milliyetin ve mekanin üzerine cikabilmis, zamanin ve aliskanliklarin yukarisinda durabilmis, her an degisime hazir, her an dönüsmeye cagiran bir genc sesin temsilcisi olarak dolasiyor aramizda simdi. Tolstoyu hem bir bilge dede hem heyecanli bir genc ses olarak görmenin celiskisi, Her Güne Bes Düsüncede cözülür. Tolstoy, bu özel eserinde, tipki yeni yetme bir delikanli gibi kendi düsüncelerini besleyecek ve hayallerini zenginlestirecek sözleri toparliyor. Kendi cagdaslari da icinde olmak üzere bir cok düsünürden süzerek topladigi sözleri, yilin her gününe yayiyor, yer yer sözlere suskun bilge dedenin üslubunu da katiyor. Her Güne Bes Düsünce, Tolstoyu sadece bir yazar olarak degil, bir editör olarak, bir seckiler calisan bir yayinci olarak karsimiza cikarir. Kendisini aydinlatan sözleri, kendi aydinligi icinde bizlere sunarken, okumayi az da olsa her günün aliskanligi haline getirmemiz de telkin ediyor.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.