14,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Alman dilinin en güclü kalemlerinden, edebiyatin hemen her alaninda yapit vermis Ingeborg Bachmann, ilk olarak siirleriyle, ardindan diger kitaplariyla Yapi Kredi Yayinlarinda. Cevirmeni tarafindan yeniden gözden gecirilen ve on yeni siir cevirisi eklenen Toplu Siirler, Bachmannin gün isigina cikmis siirlerinden Türkceye kazandirilan en kapsamli derleme olma niteligini tasiyor. Tadimlik Ingeborg Bachmannin Dünyasi Bu yaziya önce Ingeborg Bachmannin Siir Dünyasi diye bir baslik koymayi düsünmüstüm; ama bir sairin siir dünyasinin, onun geri kalan dünyalarindan ne ölcüde ayri ele alinabilecegi…mehr

Produktbeschreibung
Alman dilinin en güclü kalemlerinden, edebiyatin hemen her alaninda yapit vermis Ingeborg Bachmann, ilk olarak siirleriyle, ardindan diger kitaplariyla Yapi Kredi Yayinlarinda. Cevirmeni tarafindan yeniden gözden gecirilen ve on yeni siir cevirisi eklenen Toplu Siirler, Bachmannin gün isigina cikmis siirlerinden Türkceye kazandirilan en kapsamli derleme olma niteligini tasiyor. Tadimlik Ingeborg Bachmannin Dünyasi Bu yaziya önce Ingeborg Bachmannin Siir Dünyasi diye bir baslik koymayi düsünmüstüm; ama bir sairin siir dünyasinin, onun geri kalan dünyalarindan ne ölcüde ayri ele alinabilecegi sorusu kafami kurcalayinca, basligi da genellestirdim. Bütün sairler ve yazarlar gibi, Bachmann acisindan da olaya bakildiginda, böyle bir ayrima gitmeye olanak bulunmadigi anlasiliyor. Ayrica eger bir sanatci Bachmann gibi yazarsair ise, siirin yani sira öykü, roman, deneme ve oyun dallarinda da ürün vermisse, bu dallardan herhangi birini bütünden mutlak anlamda kopararak irdeleme konusu yapmak, kanimca saglikli bir yol degil. Cünkü böyle sanatcilarin yaratilari, tek tek ürünler kadar, o ürünler arasinda acik ya da örtülü bicimde gerceklesen atiflardan da olusur; bu atiflar, örnegin sanatcinin bir düzlemde noktali virgül kullanarak biraktigi bir anlatiyi bir baska düzlemde sürdürmesi diye de tanimlanabilir. Bu baglamda bakarsiniz bir öykünün kalibi icersinde dünyaya gelmis bir özlem, bir noktadan sonra dizelerin ezgileri esliginde betimlenir oluvermis, onun ardindan bir romanin genis soluklu sahnesini ya da bir tiyatro oyununun dramatik kisilerini gereksinmis. Bachmann da bu sanatcilara tipik bir örnek. Gerci olayin teknik yanina agirlik tanimak, dolayisiyla bu sairin ve yazarin öykülerini, siirlerini, oyunlarini, roman ve denemelerini bagimsiz türler niteligiyle tek tek ele alip, her birinde egemen yapisal özellikleri, cümle ve dize yapilarini, öngörülen dramatik etkiyi vb. irdelemek, elbet olasi. Ama böyle bir incelemenin, bir sairin bütün siirlerini iceren bir kitabin basinda, giris ya da sunus yazisi niteligiyle yer almasi durumunda, okurun aydinlanmaktan cok, önceden aklindan gecirmedigi yönlendirmelerin ya da kisitlamalarin etkisinde kalmasi, sonucta kendi dolaysiz etkileniminin ve sanatciyla kendine özgü bir diyalog kurma girisimlerinin gereksiz engellerle karsilasmasi gibi bir sakinca her zaman var. Bu nedenle, sözü edilen türden incelemeleri daha cok bilimin, edebiyat söz konusu oldugunda bile kimi zaman yasami, yasananlari ve yasayanlari bir yana birakip, yalnizca metinleri ve metne iliskin özellikleri odak noktasi kilan yöntemlerine birakmak, kanimca daha dogru olacaktir. Bu düsünceler baglaminda, bu giris yazisinda Bachmannin kendimce önemli buldugum bazi özelliklerine deginmeyi, böylece de bu sairin ve yazarin dünyasina yine kendi acimdan isik tutmayi uygun buluyorum. Elbet burada okuyucu, benim bu ölcüde kendimce ise girisme hakkina sahip bulunup bulunmadigimi sorgulayabilir. Böyle bir sorgulama karsisinda kendimi aklamak icin yapabilecegim en güclü savunma, yazarsair ile onun cevirmeni arasinda varolanvarolmasi gereken cok özel iliskiye atifta bulunmak olacaktir. Bütün ceviri ugrasim boyunca benimsedigim ilke, cevirmenin ise ancak bu türden bir iliski kurulabilmisse girismesi olmustur. Hele Bachmann gibi, bütün yaratisinda siirin nerede bittigi, düzyazinin nerede basladigi kolay saptanamayan, baska deyisle siirle kullanilan bütün bicimlerde ve türlerde karsilasilabilen bir sanatci söz konusu oldugunda, andigim iliskinin kurulmasi daha da önem kazanir. Avusturyali sair ve yazar Ingeborg Bachmann, ilk tanistigim günden baslayarak birakmadigim ve beni birakmayan, dile getirdikleri onu cevirmedigim zamanlarda bile düsüncelerimden hic cikmayan bir sanatci oldu. Malina adli romanini cevirdigimden bu yana, bu sanatciyla yasami sanki belli bir anlamda hep paylastim. Bunca yogun bir iliski, sanirim kisisel olma hakkini kazandirmaya da yeterlidir. Bachmann, ilk dizelerinden baslayarak, yasaminin sonuna degin dili, sairlik ve yazarlik ugrasinin birincil ögesi saymayi sürdürdü. Bunda, sanatcinin Ludwig Wittgensteinin dil felsefesiyle yakindan ilgilenmis olmasinin payi da büyük olsa gerektir1. 1955 baslarinda, kendisiyle yapilan bir söyleside Bachmann, dile verdigi önemi söyle belirtir ... yazma eylemi sirasinda anlam tasiyan tek bir caba vardir Dil icin harcanan caba. Dün, bugün ve yarin, dildedir. Bir yazarin dili kalici olmadigi takdirde, söyledikleri de kalici olamaz.2 Yazarin Malina adli romaninin hemen basinda, tek bir sözcügün, bugün sözcügünün kullanilmasi sirasinda ne gibi sorunlarla karsilasilabilecegini dile getiren su satirlari da bir anlamda belli bir dil kaygisini icerir Yalnizca zamani belirtirken uzun uzun düsünmek zorunda kaldim, cünkü insanlarin her gün bugün demelerine, dahasi demek zorunda olmalarina karsin, benim icin bugün diyebilmek neredeyse imkansiz; örnegin insanlar bana yarin bir yana bugün ne yapmak istediklerini bile anlattiklarinda, cogunlukla sanildiginin aksine, dalgin bakmaya degil, ama ne yapacagimi bilemedigimden, cok dikkatli bakmaya basliyorum; bugün ile aramda iste bu denli umutsuz bir iliski var Cünkü bu Bugünü ancak delicesine bir korkuyla ve kosarcasina yasayabiliyorum, Bugün olup bitenler üzerine ancak böyle bir korkunun pencelerinde yazabiliyor ya da konusabiliyorum; cünkü Bugün üzerine yazilanlari hemen yok etmek gerekir; tipki bugün yazilmis ve yerine hicbir Bugünde varamayacak mektuplarin bu nedenden ötürü yirtilmasi, burusturulmasi, bitirilmemesi, yollanmamasi gibi.3 Bachmann, Die gestundete Zeit Ertelenmis Zaman ve Anrufung des grossen Bären Büyük Ayiya Cagri adli iki siir kitabinin ardindan, siir yazmaya cok uzun süre ara verdi ve bir daha siir kitabi yayinlamadi. Bu uzun aranin nedenine iliskin olarak, 1963 Ocaginda kendisiyle yapilan bir söyleside verdigi gerekce, oldukca ilginctir Siir yazmak zorunlulugunu duymamama karsin, istersem siir yazmayi basarabilecegim kuskusuna kapilinca, siir yazmayi biraktim. Ve yeniden siir yazmak zorunda oldugumu duyumsayincaya kadar, yazacaklarimin, son yazdiklarimdan bu yana edinilen de
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.