16,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
8 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Toroslarda Bir Düs Gördüm isimli roman; Toroslarda baslayip, Cukurovadan sonra Anadolunun bozkirlarindan Istanbula kadar uzanan gercek yasantilardan kesitler icermektedir. Bir dönem Toroslarda yoksulluk icinde yasam mücadelesi veren, var olmaya calisan insanlarin gecmisten getirdikleri bazi gelenek, görenek ve kültürel birikimlerinin yani sira, bunca zorluklara ragmen aralarindan bazilarinin kabugunu kirmayi basarmasini, Anadolunun diger kültürleriyle etkilesimini, yasanan asklari, umutlari, umutsuzluklari anlatan bir dönem romanidir. Orta yasli adam parkta oturdugu bankta daldigi eski Mersin…mehr

Produktbeschreibung
Toroslarda Bir Düs Gördüm isimli roman; Toroslarda baslayip, Cukurovadan sonra Anadolunun bozkirlarindan Istanbula kadar uzanan gercek yasantilardan kesitler icermektedir. Bir dönem Toroslarda yoksulluk icinde yasam mücadelesi veren, var olmaya calisan insanlarin gecmisten getirdikleri bazi gelenek, görenek ve kültürel birikimlerinin yani sira, bunca zorluklara ragmen aralarindan bazilarinin kabugunu kirmayi basarmasini, Anadolunun diger kültürleriyle etkilesimini, yasanan asklari, umutlari, umutsuzluklari anlatan bir dönem romanidir. Orta yasli adam parkta oturdugu bankta daldigi eski Mersin düslerinden ve gecmise dair anilarindan duydugu bir sesle irkilerek kurtuldu. Sirtinda; icindeki serbet isinmasin diye kalin deri ile kaplanmis gügümü, elindeki ibrigi ve pirinc taslarini birbirine vurarak ses cikartan bir adam ona yerel sivesiyle; Sovuguk meyan serbeti verem mi amcadiye sesleniyordu. Adamin bardak yerlestirmeye yarayan kemerinden aldigi bir bardagi ibrikten akittigi birkac damla suyla calkaladiktan sonra, sirtindaki gügümün ejderha kafasi görünümündeki ibrik ucunu egerek ve sov yaparak oldukca yüksekten doldurup vermesini seyrederken; Ne kadar süredir burada oturuyorum Dalmisim, diye düsündü. Daldigi anilardan cevresindeki kalabaligin farkina varmamisti. Buz gibi meyan serbetini bir dikiste icip, bir bardak daha istedi. Meyan serbeti gercekten de iyi gelmisti. Serbetin parasini fazlasiyla ödeyip, yavas yavas yerinden kalkti. Dogup büyüdügü köye, yaylaya gitmek üzere bir taksi cevirdi. Cünkü Mersine gelmeyeli uzun süre olmustu ve yaylaya giden araclarin nereden kalktigini bilmiyordu. Bindigi taksinin arka koltugunda etrafi seyrederken sehrin ortasindaki elli iki katli kocamaaan gökdelenin önünden gecip, sehir disina dogru cikmaya basladilar. Gökdelen cevresindeki salas, köhne yapilari gördügünde aradaki tezat icini sizlatti. Daha yükseklere ciktiklarinda ise sehrin ne kadar degistigini, eski Mersinden cok az seyin kaldigini gördü. Kendi kendine; Dünya degisiyor, kentler degisiyor. Galiba en zor degisen bizleriz diye düsündü. Toroslara tirmanmaya basladiklarinda Sogucak Yaylasina kadar olan eski, dar ve virajli yolun dag, tepe düzeltilip, cukurlar doldurularak dört seritli güzel bir asfalta dönüstürüldügünü fark etti. Sanki yol biraz kisalmis gibiydi, ya da ona öyle geldi.