20,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in 6-10 Tagen
payback
10 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Arap Aleviler, Türkiyenin cok kültürlü yapisi icerisinde yer alan etno dinsel kimlik gruplarindan biridir. Arap Aleviler yüzyillardir Akdeniz cevresine yerlesmis bir heterodoks islam toplulugu olarak bilinmektedirler. Kendilerini etnik olarak Arap, dinsel olarak Alevi kimligiyle ifade eden bu topluluk mensuplarinin yaklasik dört yüz yil süren Osmanli egemenliginden sonra bir kismi Suriye, bir kismi Lübnan, geriye kalan kismi ise Türkiye Cumhuriyeti egemenligi altinda yasamaktadirlar. Söz konusu yasam alanlarinda 20. yüzyilin basinda büyük iktisadi, siyasi ve toplumsal dönüsümlere taniklik…mehr

Produktbeschreibung
Arap Aleviler, Türkiyenin cok kültürlü yapisi icerisinde yer alan etno dinsel kimlik gruplarindan biridir. Arap Aleviler yüzyillardir Akdeniz cevresine yerlesmis bir heterodoks islam toplulugu olarak bilinmektedirler. Kendilerini etnik olarak Arap, dinsel olarak Alevi kimligiyle ifade eden bu topluluk mensuplarinin yaklasik dört yüz yil süren Osmanli egemenliginden sonra bir kismi Suriye, bir kismi Lübnan, geriye kalan kismi ise Türkiye Cumhuriyeti egemenligi altinda yasamaktadirlar. Söz konusu yasam alanlarinda 20. yüzyilin basinda büyük iktisadi, siyasi ve toplumsal dönüsümlere taniklik edildi. Bu dönüsümler, altüst oluslar temelde siyasal egemenlik biciminin dönüsmesi seklinde tezahür etti Osmanli imparatorlugu cografyasinda imparatorlugun bölüsülmesi ve parcalarinin yeni siyasal egemenlik rejimleri olarak vücut bulmasi söz konusu olmustur. Bu cografyada cok etnili, cok dilli, cok dinli, cok kültürlü imparatorluk idaresinden temelde ve uzun dönemde ulus devlet tarzinda örgütlenen siyasal egemenlik rejimlerine gecilmistir. I. Dünya Savasi ile baslayip II. Dünya Savasi ile tamamlanan yeni uluslararasi güc dengesinin kurulmasi sürecinde cizilen ulus devlet sinirlari ve olusturulan siyasal kodlar, bu cografyanin cok etnili, cok dinli, cok kültürlü yapisinin söz konusu sinirlara ve kodlara tabi kilinmasi anlamina gelmistir. 20. yüzyil sonlarinda dünya siyasal iktisadi matrisinde yasanan dönüsümler, yüzyil basinda belirlenen kodlarin, kurumlarin, yaratilan tabiiyetlerin sorgulanip dönüstürülmesine neden olmustur. Böylece siyasal egemenlik rejimlerinin dönüstürülmesi ihtiyaci bir kez daha bas göstermistir. Gecmiste bastirilan, siyasal egemenlik kodlarinin icinde kendilerine yer bulamayan, fakat tarihsel olarak siyasal karakteri haiz topluluklar taninma talebiyle yeniden tarih sahnesine cikma firsati bulmuslardir. Tabi olduklari siyasal egemenlik rejimlerince taninma talepleri, kimlige yönelik haklar olarak kavranmistir. Her bir egemenlik biriminin, siyasal, hukuksal kodlarinca taninmayan topluluklariyla iliskileri dogal olarak kendi icinde özgünlükler barindirmaktadir Siyasal rejimin niteligi, cogunlukta olan gruplar, azinlik olanlar, vb. hususlar mevzubahis iliskinin kimi belirleyicileridir. iliskinin mahiyeti ne olursa olsun, bu durum her devleti bu topluluklari siyasal egemenlik rejimi icine cekme sorunuyla karsi karsiya birakmistir. Uluslararasi güc dengesinin, güc reji-minin yapisinin degismesiyle birlikte, sorun daha cetrefil bir hal almis, etnik, dini, kültürel, yani siyasal taninma talebi somut hak taleplerine dönüsmüstür. Cogu durumda ulus devletin esasi haline gelmis olan homojenlestirici tektiplestirici yurttaslik hukukuyla üstesinden gelinemeyecek siyasal gerilimler, siddet olaylari, katliamlar ve ic savaslara taniklik edilmistir.