Memleketimizde üc fikir cereyani vardir. Bu cereyanlarin tarihi tetkik olunursa görülür ki mütefekkirlerimiz iptida muasirlasmak lüzumunu hissetmislerdir. Ücüncü Sultan Selim devrinde baslayan bu temayüle inkilaptan sonra Islamlasmak emeli iltihak etti, son zamanlarda ortaya bir de Türklesmek cereyani cikti. Toplumsal sorunlari aciklamak ve bu sorunlara cözümler getirmek iddiasiyla Batida gelisen bir bilim olarak sosyolojiye, o dönem türlü sorunlarla karsi karsiya kalan Osmanli Devleti icerisindeki problemlere cözüm arayisi icinde olan aydinlarin ragbet göstermesi kacinilmaz bir durumdu. Bu aydinlarin basinda gelen Ziya Gökalp, Türkiyede sosyolojiyi -o zamanki adiyla ictimaiyat- kurmus, Comte-Durkheim cizgisinde kalarak pozitivist sosyolojinin temsilcisi olmus bir mütefekkir idi. Gökalp, bu cözüm arayisi icinde, Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel degerleriyle, Batidan aldigi bazi degerleri kaynastirarak bir senteze ulasma cabasina girdi. Düsüncesinin temelinde, Türklesmek, Islamlasmak, muasirlasmak gayesi yatiyordu. Gökalp, bu gaye ugruna konferanslar vermis, degisik edeb türlerde eserler kaleme almis, farkli gazetelerde bircok konuda makaleler yazmis, ilm arastirmalar yapmis, Türkiyede bilimin gelismesi icin büyük bir gayret sarf etmistir. Mill edebiyatin kurulmasi ve gelismesinde de önemli bir rol oynayan, siyasi ve toplumsal konularda sayisiz makale kaleme alan, bir dönem Diyarbakir milletvekilligi yapmis Ziya Gökalpin sosyoloji anlayisi, Türkiyede 1940lara kadar, neredeyse tek egemen sosyoloji ekolü olmustu. Gökalp benimsedigi sosyoloji anlayisi ile Türk tarihi, mill edebiyat, siir, roman, bilim, felsefe, ictimai hayat, toplumsal yapinin bilimsel yöntemlerle incelenmesi, is bölümü gibi konulara egilmis ve görüsleri ile Türk sosyal biliminde ve edebiyatinda bugünlere kadar etkisini göstermistir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.