Mavi deseler yer küsecekmis, yesil deseler gök susacakmis. Gökler aglamasin diye bir kubbe; ne yesile, ne maviye calan rengini almis. Yerleri, göklere sevdali görmüs Mevlana, yavrusu kaybolmus bir ana telasiyla kendini aramis. Kücük cakil taslarini kaldirinca elleri, amansiz daglarla göz göze gelmis. Dünya ne aziz canlari agirlamis icinde. Sadefi kirmadan inciyi görmüs, ask tohumu gönül topragina düsmüs... Ey insan kasifi Ey Mevlana Kurdugun umut sofrasinda gönül doyuranlardan sadece biriyim. Incitmenin ne büyük bir kabahat oldugunu nereden bilirdim, incinmeseydim. Hakki bilir miydim, hakkim alininca canim yanmasa Bak ey sultanlar sahi Yine türbenin kapisi önündeyim. Niyaz penceresinde, gül bahcesinde hamusanda, matbah-i serifte, dilek cesmesinde, dervis hücrelerinde dolasir aklim. Semsle yandigin, Semse yaktigin agitlarla düstüm yollarina. Hani zavalli ihtiyar kadinin inegini aslan yiyordu ya. Fersiz gözleriyle, aslani inegi sanip sirtini sivazliyordu. O kadincagiz gibi aldandik dünyaya. Vahsi bir kaplanin pencesi arasinda herkes. Yavrusu saniyor, önce koruyor, kolluyor bizi. Bir nazli ceylan oldugumuzu fark ettigi an parcaliyor kalbimizi. siklar ölmezmis ya, dogrudur elbet. Hala turkuaz kubben kendine cekiyor ayaklari. Hala muhabbet erleriyle ocak basinda gibisin. Her sey senli zamanlardaki gibi duruyor yerli yerince. Ne olursan ol deyip dergahina cagirmak dev bir yürek ister. Biliyorum o yürek sende var. Bir dua olsun bu satirlar. Seni caglarin ötesinde okusunlar, anlasinlar.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.