Göç genellikle ekonomik ve sosyal degisimin bir sonucudur. Göç iyilesen ekonomik ve sosyal kosullar ile kalkinmayi saglayabilir veya alternatif olarak durgunlugun ve esitsizligin sürmesine, hatta artmasina neden olabilir. Göç; diller, kültürler, etnik gruplar ve ulusal bölgeler arasindaki geleneksel sinirlarin asindirilmasinda yardimci olur. Türkiye'nin Asya ve Avrupa'yi birbirine baglamasi, politik risk barindiran ülkelere yakinligi zaman Türkiye'yi bireysel, örgütsel hatta kitlesel göçlerin hedefi haline getirmektedir. Türkiye'nin önemli geçis güzergahlarina sahip olmasi birden çok göç tipini kendinde toplamasiyla sonuçlanmaktadir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulus tarihinden bu yana zorunlu göçe maruz kalanlarin siginabilecekleri 'güvenli ülke izlenimi' vermektedir. Özellikle savaslarin ve iç çatismalarin yasandigi, demokratik ve insan haklarinin sosyal yasamda yer bulmadigi, ekonomik ve yönetim istikrarsizligin yapisal bir sisteme dönüstügü ülke vatandaslari için de 'siginma merkezi' görevi görmektedir.