Öykü, yasamin cesnisidir. Bir tutam kekik, bir tutam biberiye, bir tutam feslegen gibi... Bir tutam insan, bir tutam günesli sokaklar ya da daglar, bir tutam duygu, bir tutam silinmeye yüz tutmus anilar... Benzetmeler, betimlemeler, cevre anlatimi, gerideki görünüm ve düzen, benlikler ve bensizlikler; bizi bizden alip yazarin uzak evrenine tasiyan ipuclari olurlar. Gercegi yalar gecer, öykü. Yalani ya da dogruyu anlatmak gibi bir derdi var midir Yalansa da, dogruysa da, o yanimizda bagdas kurup en gizil yanlarini anlatan aktaricidir. Günay Günerin yalin, tertemiz Türkceyle yazilmis öykülerini okurken bu kücük ayrintilar düstü aklima. Basimiza basimiza üsüsen bin bir derdin, yoklugun, tozlanmis sevincin, lekelenmis iyiligin arasindan siyirip bir tutam gözlemi, kurgu ve duyguyu; apacik öyküsünü anlatmis Günay Güner. Bir anlamda, ickin dünyanin volkanindan sizan atesli cevheri cikarmis koymus ortaya. Cehovun bir öyküsünde gecen nitelemeyle ay isiginin besigindeymis gibi yumusak, candan anlatimli öyküler olmus bunlar... ISIK KANSU
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.