15,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

2011 yilinda Norvecte gerceklestirilen ve 77 masum insanin ölümüyle sonuclanan kanli terör saldirilari bazi gazeteler ve televizyonlar tarafindan ilk anda köktendinci Müslümanlarla iliskilendirildi. Fakat kisa süre icinde bu saldirilari asiri sagci, irkci ve beyaz bir Norvecli saldirganin düzenledigi ortaya cikti. Bu gazeteleri ve televizyonlari erkenden böyle hatali bir yargida bulunmaya iten neydi Isvicre, ülkede sadece dört minare bulunmasina ragmen yeni minarelerin insa edilmesini neden yasakladi Asagi Manhattanda kurulmasi önerilen bir Islami kültür merkezi ABDnin dört bir yaninda…mehr

Produktbeschreibung
2011 yilinda Norvecte gerceklestirilen ve 77 masum insanin ölümüyle sonuclanan kanli terör saldirilari bazi gazeteler ve televizyonlar tarafindan ilk anda köktendinci Müslümanlarla iliskilendirildi. Fakat kisa süre icinde bu saldirilari asiri sagci, irkci ve beyaz bir Norvecli saldirganin düzenledigi ortaya cikti. Bu gazeteleri ve televizyonlari erkenden böyle hatali bir yargida bulunmaya iten neydi Isvicre, ülkede sadece dört minare bulunmasina ragmen yeni minarelerin insa edilmesini neden yasakladi Asagi Manhattanda kurulmasi önerilen bir Islami kültür merkezi ABDnin dört bir yaninda hararetli bir siyasi tartismanin fitilini neden ve nasil atesledi Yüzyillardir Yahudileri ve diger dinsel veya azinlik gruplari hedef alan kalip yargilar ve korkular ile dünyada artan Islamofobi ve yabanci düsmanligi arasinda esasli bir baglanti var mi Cagimizin en önemli kadin filozoflarindan bir olan Martha C. Nussbaum, bu gibi gelismelerin ardinda yatan esas nedenin, en narsistik duygu diye niteledigi korku oldugunu ortaya koyuyor. Evrim sürecinde hayvanlarin ve insanlarin hayatta kalmalarina ve tehlikelerden sakinmalarina yardimci olagelmis dogal bir düzenek olan korkunun, insan dünyasinda özellikle retorik ve siyaset araciligiyla nasil bir kültür haline getirildigini, 11 Eylül saldirilarindan sonra dünyayi etkisi altina alan korku ikliminin ürünü güncel olaylar ve tartismalar üzerinden ortaya koyuyor. Nussbaumun engin felsefe, siyaset, tarih ve edebiyat bilgisini sergileyen ve her düzeyde okurun anlayabilecegi, acik ve akici bir dile sahip bu calismasi, akla uygun korku ile akla uydurulmus korkuyu özenle birbirinden ayirmamiz gerektigini gösteriyor. Farkliliklari anlamak, ötekine yönelik tahammülsüzlügü asmak ve daha dengeli, icleyici toplumlar insa edebilmek icin duygudas imgelemimizi nasil gelistirebilecegimize iliskin ipuclari sunuyor.