Nicht lieferbar
Bakunin (eBook, ePUB) - Bakunin, Mihail
Schade – dieser Artikel ist leider ausverkauft. Sobald wir wissen, ob und wann der Artikel wieder verfügbar ist, informieren wir Sie an dieser Stelle.
  • Format: ePub

Mülkiyet karşıtı yaşlı anarşist, hayatının son yıllarında ironik bir durumda kaldı. İsviçre vatandaşlığına girmenin yollarını arayan Bakunin'e sunulan seçenek, orada bir ev sahibi olmasıydı ve belki de en hazini, sahip olacağı bu ev nedeniyle, polisin, resmî tutanaklara “Michael Bakunin, rantiye” notunu düşmesiydi. 18 Mayıs 1814'te Rusya'da doğan Michael Aleksandrovich Bakunin, 1 Temmuz 1876'da öldüğünde ülkesinden çok uzaklardaydı ve cenazesinde yalnızca 30–40 kişi vardı. Genç Bakunin için, “Aşk, insanın yeryüzündeki en üst misyonuydu. Bir insanın kendini aşksız vermesi, Kutsal Ruh’a karşı…mehr

Produktbeschreibung
Mülkiyet karşıtı yaşlı anarşist, hayatının
son yıllarında ironik bir durumda kaldı. İsviçre vatandaşlığına girmenin
yollarını arayan Bakunin'e sunulan seçenek, orada bir ev sahibi olmasıydı ve
belki de en hazini, sahip olacağı bu ev nedeniyle, polisin, resmî tutanaklara
“Michael Bakunin, rantiye” notunu düşmesiydi. 18 Mayıs 1814'te Rusya'da doğan
Michael Aleksandrovich Bakunin, 1 Temmuz 1876'da öldüğünde ülkesinden çok
uzaklardaydı ve cenazesinde yalnızca 30–40 kişi vardı. Genç Bakunin için, “Aşk,
insanın yeryüzündeki en üst misyonuydu. Bir insanın kendini aşksız vermesi,
Kutsal Ruh’a karşı işlenmiş bir günahtı”..

Kadınlar tarafından
oldukça çekici bulunan Mihail'in ise kadınlarla ilişkisi hep ruhsal bir aşk
olarak kaldı. İsviçre'nin muhteşem manzarası eşliğinde George Sand
romanları okuyan Bakunin, Fransız düşüncesinin Alman düşüncesinden üstün olduğu
inancını sağlamlaştırıyordu.

Bakunin, Marx için, “O,
beni duygusal idealist olarak adlandırıyordu; haklıydı. Ben de onu, hoyrat,
kendini beğenmiş ve acımasız olarak değerlendiriyordum; ben de haklıydım”
diyordu..

Kendisine ilişkin
konularda kindar olmayan Bakunin, Herzen'in karısına gösterdiği soğukluğu
hayatının sonuna kadar unutamadı. “Artık reaksiyonun muzaffer güçlerine
karşı Sisifos'un taşını yuvarlamak için ne gerekli güce ne de güvene sahibim.
Bu yüzden, mücadeleden çekiliyor ve arkadaşlarımdan tek bir iyilik bekliyorum:
"Unutulmak”, Orta ve geç on dokuzuncu yüzyılda, radikal sol –yani,
açgözlü kapitalizm eleştirmenleri ve sanayi işçilerinin özgürlüğünün
savunucuları– iki temel franksiyona ayrılıyordu: Marksistler ve anarşistler.
Kabaca söylemek gerekirse (ki bu son derece karışık bir hikâyedir), kazanan
Marksistler oldu ve yirminci yüzyılın tüm başarılı sol devrimleri –Rus, Çin ve
Küba, örneğin– Marksist ilkelere bağlılıklarını ilan ettiler.

Marksistler ile
anarşistler arasındaki savaş bu noktada tarihsel bir meraktan öte devam eden
bir meseledir. Pişman olmayan ya da eleştirilmeyen tek gerçek Marksist sol Kim
Jong Il ve taraf etraftaki birkaç entelektüel ve profesördür. Anarşizm ise
uygulanabilir bir toplumsal hareket olarak İkinci Dünya Savaşıyla yavaş yavaş tükenmeye
yüz tutmuşken küreselleşme karşıtı hareket ve dönemimizin diğer radikalizmleri
içinde yeniden dirilmeye başlamıştır.

Ne var ki, döneminde
–Marx’ın diğerleriyle arasındaki– bu savaş bir ölüm kalım meselesiydi ve
Marksizm muhtemel kapitalizm karşıtı olarak ve yanı sıra anarşizm karşıtı
olarak tanımlanıyordu. Aslında, Marx’ın yazarlığı anarşizme yönelik saldırıları
açısından handiyse gülünç bir genişliğe ulaşmıştır. Marx’ın Alman İdeolojisi
kitabının büyük bölümü –yüzlerce sayfası– bireyci/anarşist Max Stirner’e
yönelik bir saldırıdan ibarettir. Felsefenin Sefaleti Proudhon’a karşı büyükçe
bir fikir savaşıdır. Marx onca zaman ve enerjisini Bakunin’e saldırmaya
harcamıştır:

“dangalak!” “canavar,
et ve yağ yığını,” “sapık” vesaire: bu tabirler, hasımları söz konusu
olduğunda Marx’ın bildik üslubudur: yazarlığı yarı bilimsel inceleme, yarı
sözlü tacizdir. Marx’ın, gerek kendi ağzından gerekse de kimi sözcülerini
kullanarak onyıllar boyunca yönelttiği ve muhtemelen diğerleri denli eğlenceli
olmayan var olan suçlaması, Bakunin’in bir muhbir olduğu yönündeydi ve Marx’ın
bu başarılı saldırıları nihayetinde Bakunin’in Enternasyonal İşçi
Zımbırtısından tasfiyesine yol açtı..