Siir, tariflere sigamaz. Siir ne ses ne söz ne mutlak gerçeklik ne de güzeli aramaktir. Siir; candir, sosyolojidir, psikolojidir, hayattir, varliktir.
Siir, kelimelere yeni ve farkli anlamlar yüklemek, yeni yorumlarla kelimelere boyut kazandirmaktir. Kelimelerin anlam degerlerinden yeni duygular, yeni zevkler olusturmak için ruhun ilham haddesinden geçmesi, siiri özgün kilar ve sanat eseri yapar. Dilin, insana sundugu seslerin kelimelerde sevisme hali olan Asonans, aliterasyon, yansima, ritim ve ahenk gibi sanatsal ögeler, siire musiki katar. Bunlar, sokagin dili degil sairin dilidir. Siir, yazarken saire aittir. Yazdiktan sonra ise sokaga aittir.
Sokakta ne yasaniyorsa siire dairdir ve siire aittir. Siir varliktir. Siiri insandan kimse ayiramaz. Çünkü dogdugu yer, sairin sinesi ise sairler de insan ve insanligin sinesidir.
Peki siir nedir, sadece kelimeleri misralara dizmek midir?
Her cümle siirdir. Bir insan, kelimeleri dizerek siir yazar, dize getirmekle de sair olur.
Bu anlamda, siirlerin tarihi seyrinde "Neyi anlattigi ve nasil anlattigi" üzerinde durulmustur. Bu, siirin akimini göstermesi açisindan önemlidir. Ama siirin mana derinligi kelimelerden daha çok su bes soruda gizlidir.
Neyi anlatiyor?
Nasil anlatiyor?
Ne zaman anlatiyor?
Nereyi anlatiyor?
Kim anlatiyor?
O yüzden, bugünün acilari dururken, yüz yil önce insanligin yasadigi büyük acilari yazan sairin, bir siiri saheser olsa da zaman, mekan ve insan boslugunda kaybolacaktir. Çünkü ölüler duymaz ve en sessiz mekanlar mezarlardir. Gününün acisini yazma cesaretini gösteremeyen sairin, yazdigi siir de olsa yaptigi kalemiyle gönül eglendirmekten baska bir sey degildir. Bu, geçmisi yazmayalim anlaminda olmayip, önemli olan ani yasamak, yazmak, sairin yüreginin gücünü göstermesi ve varlik sebebi olmasi bakimindan degerlidir. Bu, sanatin yüregi ve gerçegidir.
gökmenzâde
Siir, kelimelere yeni ve farkli anlamlar yüklemek, yeni yorumlarla kelimelere boyut kazandirmaktir. Kelimelerin anlam degerlerinden yeni duygular, yeni zevkler olusturmak için ruhun ilham haddesinden geçmesi, siiri özgün kilar ve sanat eseri yapar. Dilin, insana sundugu seslerin kelimelerde sevisme hali olan Asonans, aliterasyon, yansima, ritim ve ahenk gibi sanatsal ögeler, siire musiki katar. Bunlar, sokagin dili degil sairin dilidir. Siir, yazarken saire aittir. Yazdiktan sonra ise sokaga aittir.
Sokakta ne yasaniyorsa siire dairdir ve siire aittir. Siir varliktir. Siiri insandan kimse ayiramaz. Çünkü dogdugu yer, sairin sinesi ise sairler de insan ve insanligin sinesidir.
Peki siir nedir, sadece kelimeleri misralara dizmek midir?
Her cümle siirdir. Bir insan, kelimeleri dizerek siir yazar, dize getirmekle de sair olur.
Bu anlamda, siirlerin tarihi seyrinde "Neyi anlattigi ve nasil anlattigi" üzerinde durulmustur. Bu, siirin akimini göstermesi açisindan önemlidir. Ama siirin mana derinligi kelimelerden daha çok su bes soruda gizlidir.
Neyi anlatiyor?
Nasil anlatiyor?
Ne zaman anlatiyor?
Nereyi anlatiyor?
Kim anlatiyor?
O yüzden, bugünün acilari dururken, yüz yil önce insanligin yasadigi büyük acilari yazan sairin, bir siiri saheser olsa da zaman, mekan ve insan boslugunda kaybolacaktir. Çünkü ölüler duymaz ve en sessiz mekanlar mezarlardir. Gününün acisini yazma cesaretini gösteremeyen sairin, yazdigi siir de olsa yaptigi kalemiyle gönül eglendirmekten baska bir sey degildir. Bu, geçmisi yazmayalim anlaminda olmayip, önemli olan ani yasamak, yazmak, sairin yüreginin gücünü göstermesi ve varlik sebebi olmasi bakimindan degerlidir. Bu, sanatin yüregi ve gerçegidir.
gökmenzâde
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.