2,99 €
2,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar
payback
0 °P sammeln
2,99 €
2,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar

Alle Infos zum eBook verschenken
payback
0 °P sammeln
Als Download kaufen
2,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar
payback
0 °P sammeln
Jetzt verschenken
2,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar

Alle Infos zum eBook verschenken
payback
0 °P sammeln
  • Format: ePub

Sevgili Helin,
Pelin'e Mektuplar adindaki internet sitesinin yazilarini okudukça kuskularim artiyor. Galiba hain meslektasim Öteki'ni bosuna suçluyorum. Bütün bunlari ben yazmis olabilirim. Kendime olan güvenim o kadar yikildi ki, sözle anlatamam bunu sana. Ne yapacagim ben? Sanrilarim, kabuslarim giderek artiyor. Söylemeyi unuttum... Geçenlerde yine annemi gördüm. Daha dogrusu kadinin birini, önce anneme benzettim. Basinda yemenisi, sirtinda siyah yelegi, bacagindaki çiçekli salvariyla, annem gibi orta boylu görünen bir kadin, yüz metre ileride okulun kapisi önünde durmus, üzgün gözlerle…mehr

  • Geräte: eReader
  • mit Kopierschutz
  • eBook Hilfe
  • Größe: 0.76MB
Produktbeschreibung
Sevgili Helin,
Pelin'e Mektuplar adindaki internet sitesinin yazilarini okudukça kuskularim artiyor. Galiba hain meslektasim Öteki'ni bosuna suçluyorum. Bütün bunlari ben yazmis olabilirim. Kendime olan güvenim o kadar yikildi ki, sözle anlatamam bunu sana. Ne yapacagim ben? Sanrilarim, kabuslarim giderek artiyor. Söylemeyi unuttum... Geçenlerde yine annemi gördüm. Daha dogrusu kadinin birini, önce anneme benzettim. Basinda yemenisi, sirtinda siyah yelegi, bacagindaki çiçekli salvariyla, annem gibi orta boylu görünen bir kadin, yüz metre ileride okulun kapisi önünde durmus, üzgün gözlerle bana bakiyordu. Bir süre daha durduktan sonra ayagindaki yesil renkli naylon terlikleri sürüyerek, ara sokaklardan birine dogru uzaklastigini gördüm. Mevsim bahar ama, nicedir bahari, agaçlari gördügüm, kuslarin sesini duydugum mu var? Sadece trafigin ugultusu duyuluyor buralarda. Yakinda bütün kuslar, köpekler, kediler gitse yeridir. Ama gitmiyorlar, özellikle serçelerle güvercinler, kedilerle köpekler inatla bizleri terk etmemeleri bana o kadar ilginç geliyor ki. Isteseler yürüye yürüye daha güzel bir ülkeye gidemezler mi? Herhalde onlarin siniri geçememek gibi bir sorunu olmasa gerekir, ama gitmiyorlar iste. Sevdikleri bizmisiz gibi yanimizdan uzaklasmiyorlar. Ben onlarin yerinde olsam çeker giderdim. Ne bileyim, Almanya'ya giderdim mesela... Aslinda kafeste gibiyim... bak ne diyecegim... gerçek su: köpek de olsam bir yere gidemem. Cesaretim yok... Kendi ülkesine sigamayan birinin baska ülkeye sigmasi mümkün mü? Türk ve Müslüman biri olarak nereye gitsen asagilanirsin. Kendi ülkenin kadinlarindan ilgi görmemissin, baska ülkenin kadinlari yüzüme bile bakmaz. Zehir gibi, buz gibi yalnizliklar yasarim. Kokmus cenazemi, günes görmeyen bir bodrum katinda aylar sonra bulurlar... Neyse...
Bunlari düsünüyordum ki, gözüme o kadin ilisti. Otuz bes, kirk yaslarinda gösteren kadini gördüm ya Helincigim, belki inanmayacaksin... Burnuma bir yerlerden annemin kokusu geldi. 'Annenin kokusu mu olurmus,' deme sakin. Insan çocuklugunu hatirlamaya görsün, o koku kendiliginden gelir. Gerçekten bu koku, bu yüz, bu yürüyüs, kadinin üzerinde gördügüm giysiler anneme aitti. Nasil olduysa ardi sira yola koyuldum. Ayaklarim kontrolünü kaybetmis, kadinin pesi sira yürümeye baslamisti. Bunu yaptigima inanmasam da yürümeye devam ettim. Kadin hâlâ takip etmiyormusum gibi arkasina bakmiyordu. Acaba yanlis mi görmüstüm? Bunca yildan sonra bir insan annesinin gençligini hatirlayabilir mi? Insan insana benzemez mi Helincigim. Nedir bendeki bu israr, bir takintinin pesinde sürüklenip gitmeler, anlamis degilim. Daha yakindan görebilmek için inat ettim ya, baska bir yoldan önüne çikabilir miyim diye düsünmeye basladim. En iyisi hizlanmak, sonrada çaktirmadan geri dönmekti. Yine ayaklarim benden emir almaksizin hizlanarak yürümeye devam etti. Marketin önünde durup meyve sebze tezgahlarina bakarak oyalanmaya basladim. Kadin da markete dogru yürüyordu. Iyice yaklasinca basimi kaldirip bir daha yüzüne baktim. Yanilmamistim. Bu yüz tipa tip annemi andiriyordu. Dedim ya genç bir kadindi. Otuzlu yaslarinda ancak vardi. Atmis yasina merdiven dayadigima göre, ölmüs annemi, hem de çocuklugumdaki genç haliyle görüyor olamazdim. Elbette rüyalarda olacak bir durumdu bu. Belki birazdan uyanirim diyordum. Hayir öyle olmadi. Kadin gülümseyerek yanima geldi.
Siz rehber ögretmen misiniz? diye sordu.
Evet dedim.
Beni tanidigini, rehberlik servisine gelmek istedigini, bir türlü vakit bulamadigini, üçüncü sinifa giden oglunun çok yaramaz oldugunu, kavgaya karistigini, çevresine çok zarar verdigini söyledi.
Bendeki saskinligi düsüne biliyor musun Helincigim? Annemle konusuyordum ama o beni tanimiyordu? Kekeleyerek, söylenenleri duymamisim gibi,
Ögrenciniz kaçinci sinifta okuyor? diye sordum.
Ikinci sinifta okuyor, dedi.
Adi ne?
Nasuh, demesin mi?
Benim adim da Nasuh dedim, tesadüfe bak.


Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.

Autorenporträt
Rehber ögretmen Yusuf Solmaz, Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi, Egitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü mezunu. Okullarda psikolojik danisman olarak görev yapti. Solmaz, 1963 yilinda Türkiye'de dogdu. Ilkokul ve liseyi Yozgat'ta tamamladi. Üniversite egitimine 1983 yilinda Ankara'da Egitim Bilimleri Fakültesi'nde basladi. Fakültenin, önceki adi Egitimde Psikolojik Hizmetler (EPH), simdiki adi Psikolojik Danisman ve Rehberlik (PDR) olan bölümünden mezun oldu. Ülkenin degisik yerlerinde okul psikolojik danismani olarak görev yapti. Ilkokul, ortaokul, lise, anaokulu, rehberlik arastirma merkezi gibi kurumlarda, otuz yila yakin okul psikologu olarak çalisti.
Askerligini, ögretmensizlik nedeniyle açilamayan bir okulda, adi terörle anilan, çok sayida ögretmenin ve sivilin terör kurbani oldugu bir bölgede, asker ögretmen olarak yapti. Küçük bir mezrada, birlestirilmis bir sinifta Türkçe bilmeyen ögrencilere, bir yil kadar, okuma yazma egitimi verdi.
Bir grup arkadasiyla, ögretmenlerin mesleki sorunlarini ele alan, demokratik ve laik egitimi savunan bir derginin çikarilmasinda, basilmasinda, dagitilmasinda, yasatilmasinda gönüllü olarak görev aldi. Yeni kurulan egitim sendikasina kaydini yaptirdiginda, ögretmenlerin sendikalara üye olmasi yasakti. Darbeci generaller, egitimcilerin, akademisyenlerin, memurlarin sendika üyesi olmasini istemiyordu. Yusuf Solmaz, buna benzer anti demokratik yasalara karsi çikti. Meslek hayati boyunca darba hukukunu degistirmeyen, bu hukuk üzerinden ülke yöneten iktidarlari protesto eden eylemlere katildi.
Kimi dergi ve gazetelerde yayimlanan yazilarindan dolayi adi defalarca sorusturmalara konu oldu. Birçok kez düsüncelerinden, mesleki çalismalarindan ve sendikal faaliyetlerinden, katildigi eylemlerden dolayi kurum amirleri tarafindan disiplin cezasi ile cezalandirildi. Is hayatinin önemli bir kismi bu cezalari iptal ettirmeye çalismakla geçti. Görev yaptigi okullarin çogunda yöneticilerin sistematik yildirma girisimlerine maruz kaldi.
Yüksek lisans yapmaya hak kazaninca tekrar Ankara'ya döndü. Mastir çalismalarini, üniversitenin Güzel Sanatlar Egitimi alaninda sürdürdü. Farkli üniversitelerden sanat egitimi, sanat elestirisi, sanat psikolojisi, sanat tarihi, sanat ve yaraticilik, sanat ve insan, sanat ve varolus psikolojisi üzerine dersler aldi.
Escinsel egilimleri oldugu ileri sürülen ünlü yazar Sait Faik'in hayatini tez konusu olarak inceledi. Bu çalisma, tez danismaninin escinselik konusuna...