Düzensiz düzenin içinde durumun, sartlarin ve uygulamalarin kisilerin inisiyatifinde degistigi Medrese-i Yusufiye'de sadece kaleme almanin yeterli olmayacagi tecrübeleri ile sabit, yirtilip atilabilecegi düsüncesiyle de her hafta gönderilen 'ilkel' iletisim aracina geri dönüs mektuplara birer ikiser ilistirilerek güvenceye alindilar.
Çünkü ortamin, yasananlarin, sonun öngörülebilirligi olmadigini ilk misafirhanede bizimle kalan arkadaslardan olan bir emniyet müdürünün kendi devre arkadaslarinca sabahin saat dördünde tutuklanip, nezarete atilip, dört gün yüksek sesli algi müzikleri ve gayri kanunî, gayri insanî, gayri hukukî muamelelerden sonra, mahkemeye götürüldügünü sonradan ögrendigi, kendi duygularinin da idama götürüldügünü düsünüp, psikolojisini de buna göre hazirladigini söylediginde anladim. Sonrasinda bunlara Sincan cezaevinde intihar ettirilen bir meslek mensubunun haberi de dahil oldu.
Filmlerde gösterilenle hiç alakasi olmayan görüs odalari, sartlari ve kisitlamalari, içerdeki kisilerin farkli kisilik ve psikolojileri, kelimenin tam anlamiyla dört duvar arasina sikisip kalma ve ölümün provasini yasama, özlem, hayal kirikliklari, umut, deger verdigin, önemsediklerinin dolayisiyla da önceliklerinin degistigi bir ortamda her bir olay, an, söz, özdegerlendirme bu siirlere konu, his, esin, kaynagi oldu.
Siir belki de meslek ile bagdastirdigim disiplinin de tezahürü gibi ve bir tür desarj oldugundan, öncesinde de yazdigim ve içeride sayili faaliyetlerden birisi oldugundan rutinin vazgeçilmezi oldu.
Siir bana göre; dilin estetik, duygusal ve anlam katmanlariyla en yogun ve özgün biçimde kullanilmasiyla ortaya çikan, sözcüklerin anlamlarinin ötesine geçerek ritim, kafiye -ki genelde zengin kafiye kullanmaya gayret ederim- imgeler ve semboller araciligiyla bir duygu, düsünce ya da hayalin manzum ifadesi -siirlerimin çogunu belli hece ölçüleri ile yazdim-, iç dünyam ile dis dünyanin etkilerini sanatin sinirlari içinde birlestirme, hareketlerin bile kisitli oldugu ortamda düsünsel ya da duygusal bir yolculuga çikaran, zincir vurulamayan degerli bir düsünce tatbiki idi.
Kafalardaki deli sorulardan 'Acep', olmayani arama çabalarindan 'Adalet', yogun duygularin bosalmasindan 'Aglamak', gün sonu havanin kararmasiyla çöken hüznün siddetini artirmasindan 'Aksam Olunca', müebbetlik hüküm giymislerin eslerinin tecrübe ettikleri ve duruslariyla 'Anneler', yasanan inis-çikislari anlatan 'Artik Yeter' gibi her bir siirin yasanmis bir hikâyesi var. Tüm bu kaotik ortamda benim için siir; her türlü istibdada karsi bir 'baskaldiri', her mahremin yerlere serildigi ortamda bir 'sir saklama sanati', insanin yüreginde baslayan ve diline sigmayan bir 'firtina', 'duygularin anadili', zindanda 'hayatin gizli ritmini yakalama çabasi' oldu.
Bu kitap vesilesiyle duygularimi sizlerle paylasmaktan memnunum. Iyi okumalar.
Efendi Kaplan
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.