Derdini dinin yasanmasina baglamis insanlar... Aklini insanligin huzuru için korlar içinde yakan dertliler... Yeryüzü bir nefes alsin diye gece gündüz didinip duran güzel gönüller... Bir bahar olsun, nehirler çaglasin, çocuklar gülsün, anneler bahçelerde reftare yürüsün, hayati nakis nakis örsün diye ümitlerle sabaha ulasanlar... Ellerini açip dua dua yalvarirken kâinatin Sahibi'ne her an hayirli islerde mekâna renk verme, zamana ruh verme pesinde kosanlar... Iste onlarin destani bu.
Gençleri birdenbire yaslandiran, çocuklari hüzünlere gark, kanatlarini açtirip göklerde süzdüren bir devrin destani... Acilar destani... Yokluklar içinde varlik cilveleri gösteren azimli, kararli, basina gelenlere sabir kuvveti ile tahammül eden gariplerin destani... Yollara düsenlerin, zindanlari dost eyleyenlerin; kardesligi, sevgiyi, muhabbeti zemheri soguklarina aldiris etmeden yüceltenlerin destani...
Derken kardesleri onu alip götürünce ve onu kuyunun dibine birakma konusunda görüs birligine varinca diye anlatir Kur'an-i Kerim Yusuf'un kuyuya gidis hikayesini. Kardesleri o ana kadar birlikte yürümüslerdi onunla. Ayni evi ayni güzellikleri paylasmislardi. Belki onlar Yusuf'tan daha çok nimetler içindeydi. Giderlerken bir karar aldilar. Yusuf bunu bilemedi. Duymadi. Rüyasi çok açikti ve olacaklara isaretti. Kardesler karar verdiler onu kuyuya atacaklardi. Yokluga mahkûm edeceklerdi. Hayattan tecrit edecekler, bir vandallik örnegi sergileyeceklerdi.
Ayni camiye giden ayni Kabe'de tavaf eden ve ayni ezani okuyan insanlar, kardeslerini yok etmek için planlar kurdular, komplolar düzenlediler. Disardan bakinca birileri, beraber yürüdüklerini saniyorlardi. Onlar da imani anlatacak birileri oldugu için seviniyorlardi. Iman; yasamak ister, din ister. Ama önce yürek ister. Kuyu onlar için kaçinilmazdi. Gayabet'ül cubb (derin kuyu) gaybubete dönüstü. Ondan gurbetin yollarina düstü. Kervan gelecekti. Gelmedi. Kuyuda su tükendi. Sonrasi zindan oldu. Haramiler her yere üsüstü.
Bir aksam vakti koptu kiyamet
Belirtiler vardi öncesinden
Dert bir iken bin oldu
Sabir günesi bekler kapida
Ondandir zahir bir sükûnet hali
Rahman mevcelenmeleri birden
Ümitler yagdi rahmet esintilerinden
Yazar M. Tarik Tatlipinar, son dönem Türkiyesi'nde yasanan ve kimi zaman aciyla gülümseten kimi zaman dokununca aglatan kimi zaman da derin derin düsündüren hayat karelerine yer vermis eserinde. Bu karelerde çocuklari bulacaksiniz o saf ve dupduru söylemlerinde. Bu karelerde anneleri göreceksiniz o nadide, gül gibi yanan yüreklerinde. Insaftan, vicdandan, merhametten nasipsiz kalmis kati yüreklerden yükselen hakaretlere sahit olacaksiniz. Yalanlarla, iftiralarla iç içe yasayan bir toplumun bir idarenin nasil vahsi bir canavara dönüstügünü kisa kisa ama bir hayatin özeti olan anlatimlar içinde göreceksiniz.
Bu yazida kitaptan bazi aktarimlarda bulunmayi düsünmedim. Cümleleri buraya çekip ilgi uyandirmaya da heves etmedim. Çünkü basladiginizda kendinizi kitabin sonunda bulacaksiniz.
Farkli bir açidan bakacak olursak bu çalisma tarihi bir eserdir. Belki on yillik bir dönemin bir siyasi irade elinde nasil heba edildigini anlatmak için belki de son çeyrek asrin ehliyetsiz, kimliksiz kisilerce ama Islamî söylemlerle nasil harap edildigini anlatmak için. Daha önemlisi bu dönemde bilerek ve isteyerek bir kesimi yok etmek, hayatin sinirlari disina itmek için gösterilen insanlik disi gayretleri göstermek için.
Dilerim bu kiymetli eserin kitap baskisi da bir önce yapilir ve evlerde, kütüphanelerde, kitapçilarda, sokak kitap dolaplarinda, sahaflarda, trenlerde, otobüslerde yerini alir ve herkese ders olur. Alinan derslerle farkli, yeni eserlere vesile olsun diye sayfalari açildikça açilir.
Yazar Tatlipinar'a kaleminin bereketli olmasi ve bu eserin siz sevgili okurlara çok güzellikler katmasi temennisi ile.
Emin Osman Uygur
Gençleri birdenbire yaslandiran, çocuklari hüzünlere gark, kanatlarini açtirip göklerde süzdüren bir devrin destani... Acilar destani... Yokluklar içinde varlik cilveleri gösteren azimli, kararli, basina gelenlere sabir kuvveti ile tahammül eden gariplerin destani... Yollara düsenlerin, zindanlari dost eyleyenlerin; kardesligi, sevgiyi, muhabbeti zemheri soguklarina aldiris etmeden yüceltenlerin destani...
Derken kardesleri onu alip götürünce ve onu kuyunun dibine birakma konusunda görüs birligine varinca diye anlatir Kur'an-i Kerim Yusuf'un kuyuya gidis hikayesini. Kardesleri o ana kadar birlikte yürümüslerdi onunla. Ayni evi ayni güzellikleri paylasmislardi. Belki onlar Yusuf'tan daha çok nimetler içindeydi. Giderlerken bir karar aldilar. Yusuf bunu bilemedi. Duymadi. Rüyasi çok açikti ve olacaklara isaretti. Kardesler karar verdiler onu kuyuya atacaklardi. Yokluga mahkûm edeceklerdi. Hayattan tecrit edecekler, bir vandallik örnegi sergileyeceklerdi.
Ayni camiye giden ayni Kabe'de tavaf eden ve ayni ezani okuyan insanlar, kardeslerini yok etmek için planlar kurdular, komplolar düzenlediler. Disardan bakinca birileri, beraber yürüdüklerini saniyorlardi. Onlar da imani anlatacak birileri oldugu için seviniyorlardi. Iman; yasamak ister, din ister. Ama önce yürek ister. Kuyu onlar için kaçinilmazdi. Gayabet'ül cubb (derin kuyu) gaybubete dönüstü. Ondan gurbetin yollarina düstü. Kervan gelecekti. Gelmedi. Kuyuda su tükendi. Sonrasi zindan oldu. Haramiler her yere üsüstü.
Bir aksam vakti koptu kiyamet
Belirtiler vardi öncesinden
Dert bir iken bin oldu
Sabir günesi bekler kapida
Ondandir zahir bir sükûnet hali
Rahman mevcelenmeleri birden
Ümitler yagdi rahmet esintilerinden
Yazar M. Tarik Tatlipinar, son dönem Türkiyesi'nde yasanan ve kimi zaman aciyla gülümseten kimi zaman dokununca aglatan kimi zaman da derin derin düsündüren hayat karelerine yer vermis eserinde. Bu karelerde çocuklari bulacaksiniz o saf ve dupduru söylemlerinde. Bu karelerde anneleri göreceksiniz o nadide, gül gibi yanan yüreklerinde. Insaftan, vicdandan, merhametten nasipsiz kalmis kati yüreklerden yükselen hakaretlere sahit olacaksiniz. Yalanlarla, iftiralarla iç içe yasayan bir toplumun bir idarenin nasil vahsi bir canavara dönüstügünü kisa kisa ama bir hayatin özeti olan anlatimlar içinde göreceksiniz.
Bu yazida kitaptan bazi aktarimlarda bulunmayi düsünmedim. Cümleleri buraya çekip ilgi uyandirmaya da heves etmedim. Çünkü basladiginizda kendinizi kitabin sonunda bulacaksiniz.
Farkli bir açidan bakacak olursak bu çalisma tarihi bir eserdir. Belki on yillik bir dönemin bir siyasi irade elinde nasil heba edildigini anlatmak için belki de son çeyrek asrin ehliyetsiz, kimliksiz kisilerce ama Islamî söylemlerle nasil harap edildigini anlatmak için. Daha önemlisi bu dönemde bilerek ve isteyerek bir kesimi yok etmek, hayatin sinirlari disina itmek için gösterilen insanlik disi gayretleri göstermek için.
Dilerim bu kiymetli eserin kitap baskisi da bir önce yapilir ve evlerde, kütüphanelerde, kitapçilarda, sokak kitap dolaplarinda, sahaflarda, trenlerde, otobüslerde yerini alir ve herkese ders olur. Alinan derslerle farkli, yeni eserlere vesile olsun diye sayfalari açildikça açilir.
Yazar Tatlipinar'a kaleminin bereketli olmasi ve bu eserin siz sevgili okurlara çok güzellikler katmasi temennisi ile.
Emin Osman Uygur
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.