Koridora çikip,
Yardim edin, kimse yok mu? diye bagirmaya basladim.
Sesimin olanca gücüyle bagiriyordum ama çigliklarim duyulmuyordu. Sanki karanlik bir kuyuya atilmistim. Alt kata indigimde resepsiyon çalisani, yeni gelen müsteriyle ilgileniyordu. Ziyaretçi koltuklarinin oldugu bölümde adamin biri kadin satmakla mesguldü. Satilik etleri iyice görünüp istah kabartsin diye açik kiyafetler giydirilmis iki genç kadin, üzgün bir yüzle kurbanlik koyun gibi yan yana oturuyorlardi. Nedense yanlarina gitme ihtiyaci içinde ayaga kalktim... Kadinlar beni görmüyordu. Çok süslü, makyajli olduklari için hemen taniyamadim. Bunlar benim çocuklarimdi. Biri üniversiteye, digeri lise son siniftaki kizlarim, mafyanin eline düsmüstü.
Öyle bir duygu kapladi ki içimi, sanki yüregime üst üste iki balta darbesi aldim. Nefes nefese bagiran bir sesle, ellili yaslardaki pezevengin bogazina sarildim. Adamin üzerine yürüyordum ama ellerim hep boslukta kaliyordu. Gücüm tükenince dizlerimin üzerine beton zemine çöküp aglamaya basladim.
Hiç yokmusum, kapi önünde aglayan biri oturmuyormus gibi, resepsiyon görevlisi müsterilerle ilgilenmeye, pezevenk kizlarimi satmaya devam etti.
Ayaga kalkip çocuklarimin yanina gittim. Islak yanaklarimla, varligimi hissetmeyen evlatlarimin gözlerinin içine bakiyordum.
Pismanlik dolu bir sesle onlara,
Özür dilerim yavrularim, dedim. Kurtaramadim sizi. Bu ülkenin korkunç sartlarinda nasil yasayacagimi bilemedim. Iyi bir baba olamadim. Kendimle birlikte sizi de atese attim.
Bir süre daha aglayarak dizlerimin üstünde oturmaya devam ettim. Içim dayanilmaz acilarla dolup tasiyordu. Bir kez daha anlamistim ki dünyada yalnizdim. Ne kadar bagirirsam bagirayim kimse beni duymayacakti. Bir süre sonra sedyeye, oradan da ambülansa tasinan kendimi gördüm. Sedyedeki varligim nefes almiyordu, ama gözlerimden yaslar akmaya devam ediyordu.
Yardim edin, kimse yok mu? diye bagirmaya basladim.
Sesimin olanca gücüyle bagiriyordum ama çigliklarim duyulmuyordu. Sanki karanlik bir kuyuya atilmistim. Alt kata indigimde resepsiyon çalisani, yeni gelen müsteriyle ilgileniyordu. Ziyaretçi koltuklarinin oldugu bölümde adamin biri kadin satmakla mesguldü. Satilik etleri iyice görünüp istah kabartsin diye açik kiyafetler giydirilmis iki genç kadin, üzgün bir yüzle kurbanlik koyun gibi yan yana oturuyorlardi. Nedense yanlarina gitme ihtiyaci içinde ayaga kalktim... Kadinlar beni görmüyordu. Çok süslü, makyajli olduklari için hemen taniyamadim. Bunlar benim çocuklarimdi. Biri üniversiteye, digeri lise son siniftaki kizlarim, mafyanin eline düsmüstü.
Öyle bir duygu kapladi ki içimi, sanki yüregime üst üste iki balta darbesi aldim. Nefes nefese bagiran bir sesle, ellili yaslardaki pezevengin bogazina sarildim. Adamin üzerine yürüyordum ama ellerim hep boslukta kaliyordu. Gücüm tükenince dizlerimin üzerine beton zemine çöküp aglamaya basladim.
Hiç yokmusum, kapi önünde aglayan biri oturmuyormus gibi, resepsiyon görevlisi müsterilerle ilgilenmeye, pezevenk kizlarimi satmaya devam etti.
Ayaga kalkip çocuklarimin yanina gittim. Islak yanaklarimla, varligimi hissetmeyen evlatlarimin gözlerinin içine bakiyordum.
Pismanlik dolu bir sesle onlara,
Özür dilerim yavrularim, dedim. Kurtaramadim sizi. Bu ülkenin korkunç sartlarinda nasil yasayacagimi bilemedim. Iyi bir baba olamadim. Kendimle birlikte sizi de atese attim.
Bir süre daha aglayarak dizlerimin üstünde oturmaya devam ettim. Içim dayanilmaz acilarla dolup tasiyordu. Bir kez daha anlamistim ki dünyada yalnizdim. Ne kadar bagirirsam bagirayim kimse beni duymayacakti. Bir süre sonra sedyeye, oradan da ambülansa tasinan kendimi gördüm. Sedyedeki varligim nefes almiyordu, ama gözlerimden yaslar akmaya devam ediyordu.
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.