Kara-komik bir film gibi her sabah ayni günü yasiyorum. Yürüyerek metro istasyonuna gidiyorum. Asansörler idrar kokuyor. Istasyona inmek için yürüyen merdivenleri kullaniyorum. Onlar da çogu zaman dogru düzgün çalismiyorlar. Çalismayan her seye inat, 07:50 metrosu tam vaktinde geliyor. Eskimis, gri metro vagonu. Kapilar açiliyor. Dördüncü bölgedeki fabrikalarin gece vardiyasindan çikan yorgun isçileri, kendileri kadar yorgun aileleriyle ucuz isçi apartmanlarinda oturan, ruhlarini fabrikada bir makinaya kaptirmis kirli yüzleriyle metrodan inerlerken, benim gibi durakta bekleyen bes on beyaz yakali ile birinci ya da ikinci bölgeye dogru gitmek için metroya biniyoruz. Soluk beyaz isiklar. Asik suratlar. Vagonun arkasinda, elinde bira kutulariyla sizmis birkaç evsiz. Kimseye zarari dokunmayan tipler. Güvenlik görevlileri onlari gördüklerinde gelip tekmeyle uyandiriyorlar. Genellikle evsizler ve ayyaslar havalar çok soguk oldugunda, birkaç saat isinabilmek için bu metroya biniyorlar. Nereye gittikleri ya da nerede indiklerinin onlar için bir önemi yok. Bazen içlerinden biri sendeleyerek metro hatlarina düsüyor. Bazen içinde sikisip kaldiklari çaresizlik dolu hayatlarindan kurtulmanin umuduyla kendilerini gelen trenin önüne birakiyorlar. Metro hizmeti bu trajik son sebebiyle en fazla on dakika kesintiye ugruyor. Birileri cesetlerden geriye kalan parçalari hizlica raylardan topluyor. Etrafa saçilan kanlara bir kova su dökülüyor. Zaten metronun sicak demir tekerlekleri çogu zaman altina aldigi bedenleri biçerken ayni anda kesilen yaralari dagliyor. Tekerin geçtigi yerde bir anda yanan damarlar ve et yüzünden o kadar çok kan akmiyor. Sadece etrafa pis bir yanik kokusu yayiliyor. Bazen merhumun bagirsaklari oraciga bosaliyor. O sirada birkaç durak geride oturmus, sikintiyla hattin açilmasini bekliyoruz. Birkaç dilde teknik bir ariza nedeniyle birkaç dakikalik gecikme olacagi anons ediliyor. Hepsi bu. Kimsenin kimseye aldirdigi ya da neden durdugumuzu merak ettigi falan da yok. Herkes ellerinde tuttuklari son model cep telefonlarinda benzer sosyal medya gönderilerine bakiyor. Insanlar, aslinda gülmedikleri seylere sanal gülücükler yolluyorlar. Sevmedikleri insanlara kalp birakiyorlar. Bu iki yüzlülük midemi bulandiriyor. Adini bile merak etmedikleri evsizin cesedi kaldirildiktan sonra hayat normale dönüyor ve metro sirayla Riverwood, Meadows Park, Mossy Lane ve Willowcrest Depot'tan geçiyor. Ikinci bölgedeki Heather Square Alisveris Merkezi'nin altindan geçen durakta iniyorum.
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.