Karanligin çökmesine az bir zaman kalmisti. Bulutlu, nemli, ihanetle yüklü hava, yaklasan karanligi daha çok hissettiriyordu.
Evle birahane arasinda ne tarafa gidecegine karar veremeyen Ahat, yol ayrimina gelince durdu. Kafayi dagitmak için acaba birahaneye gidip iki bira içse miydi? Gün boyu olanlardan dolayi cani o kadar sikkindi ki, yasadigi kâbuslari unutmak istiyordu. Bu kafayla eve gidip de ne yapacakti? En iyisi içip, geçici bir süre için de olsa her seyi unutmaya çalismakti. Böylece beyninin az da olsa dinlenebilecegini düsünüyordu.
Birahanenin oldugu yöne dogru yürürken birden sis çöktü. Sis o kadar yogundu ki, neredeyse göz gözü görmüyordu. Sisin içinden türbanli genç bir kadin çikti... Olabilirdi, üzerinde hiç durmadi. Fakat ardindan ayni görünümde bir kadin daha geçti. Ardindan bir tane daha... Sonra iki oldular, sonra üç... Bu da neydi böyle? Neden bütün kadinlar türbana ya da kara çarsafa girmisti? Yoksa Iran'a mi gelmisti? Nereye gitmisti diger kadinlar? Hepsi kapanmis, hiç mi türban takmayan kadin kalmamisti? Anneleriyle birlikte yürüyen çocuklar bile kapaliydi. Neler olduguna bir türlü anlam veremiyordu. Çok sayida türbanli kadin oldugunu, ilkokula giden çocuklara bile türban giydirildigini, kapananlarin sayisindaki artisi biliyordu. Az sonra baska bir türbanli kadinla karsilasti.
Olanca dikkatiyle sisin içinde dolasirken basi açik bir kadin görmeye çalisti... Nerede oldugunu bilmeksizin bir o yana bir bu yana kosup durdu. Ne tarafa gitse ya türbanli kadinlarla ya da terörist tipli, uzun sakalli, eli tespihli, basinda takke, üzerinde uzun beyaz entari olan adamlarla karsilasiyordu... Sanki yer gök bunlarla dolup tasmisti.
Bir ara yine rüyada oldugunu düsündü. Bir kez daha ruhunun daraldigini, terlemeye basladigini hissetti. Kravatli bir adam, etekli bir kadin, ya da normal giyimli bir genç görmek umuduyla sisin içinde daha hizli, daha karamsar duygularla bir asagiya bir yukariya kosmaya devam etti. Hiç bilmedigi sokak aralarina gelmisti. Türbanli kadinlar, uzun sakalli, entarili adamlardan baska kimseyle karsilasamadi. Ruhundaki bunaltiyla bayilacagi endisesine kapildi. Sisin ortasinda bos bir bank oldugunu gördü. Bank islakti ama oturacakti. Düsmemek için oturmaya ihtiyaci vardi. O sirada Iran'daki gibi siyah çarsafli birkaç çocuk geçip gitti önünden. Çocuklarin bu yasta kapatilmasina dayanamiyordu. Biraz dinlendikten sonra tekrar ayaga kalkti.
Evle birahane arasinda ne tarafa gidecegine karar veremeyen Ahat, yol ayrimina gelince durdu. Kafayi dagitmak için acaba birahaneye gidip iki bira içse miydi? Gün boyu olanlardan dolayi cani o kadar sikkindi ki, yasadigi kâbuslari unutmak istiyordu. Bu kafayla eve gidip de ne yapacakti? En iyisi içip, geçici bir süre için de olsa her seyi unutmaya çalismakti. Böylece beyninin az da olsa dinlenebilecegini düsünüyordu.
Birahanenin oldugu yöne dogru yürürken birden sis çöktü. Sis o kadar yogundu ki, neredeyse göz gözü görmüyordu. Sisin içinden türbanli genç bir kadin çikti... Olabilirdi, üzerinde hiç durmadi. Fakat ardindan ayni görünümde bir kadin daha geçti. Ardindan bir tane daha... Sonra iki oldular, sonra üç... Bu da neydi böyle? Neden bütün kadinlar türbana ya da kara çarsafa girmisti? Yoksa Iran'a mi gelmisti? Nereye gitmisti diger kadinlar? Hepsi kapanmis, hiç mi türban takmayan kadin kalmamisti? Anneleriyle birlikte yürüyen çocuklar bile kapaliydi. Neler olduguna bir türlü anlam veremiyordu. Çok sayida türbanli kadin oldugunu, ilkokula giden çocuklara bile türban giydirildigini, kapananlarin sayisindaki artisi biliyordu. Az sonra baska bir türbanli kadinla karsilasti.
Olanca dikkatiyle sisin içinde dolasirken basi açik bir kadin görmeye çalisti... Nerede oldugunu bilmeksizin bir o yana bir bu yana kosup durdu. Ne tarafa gitse ya türbanli kadinlarla ya da terörist tipli, uzun sakalli, eli tespihli, basinda takke, üzerinde uzun beyaz entari olan adamlarla karsilasiyordu... Sanki yer gök bunlarla dolup tasmisti.
Bir ara yine rüyada oldugunu düsündü. Bir kez daha ruhunun daraldigini, terlemeye basladigini hissetti. Kravatli bir adam, etekli bir kadin, ya da normal giyimli bir genç görmek umuduyla sisin içinde daha hizli, daha karamsar duygularla bir asagiya bir yukariya kosmaya devam etti. Hiç bilmedigi sokak aralarina gelmisti. Türbanli kadinlar, uzun sakalli, entarili adamlardan baska kimseyle karsilasamadi. Ruhundaki bunaltiyla bayilacagi endisesine kapildi. Sisin ortasinda bos bir bank oldugunu gördü. Bank islakti ama oturacakti. Düsmemek için oturmaya ihtiyaci vardi. O sirada Iran'daki gibi siyah çarsafli birkaç çocuk geçip gitti önünden. Çocuklarin bu yasta kapatilmasina dayanamiyordu. Biraz dinlendikten sonra tekrar ayaga kalkti.
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.