Öteden beri her yeni düsünce, dogdugu muhitte hor karsilanip, aleyhinde kampanyalar olusturmasina karsilik; o düsünce ve onu temsil eden sahislari çocukluk ve gençlikleriyle bilmeyen baska bir muhit, çok defa onlara kucak açmis, destek olmus, yâr ve yâran olmustur. Bu itibarla her kudsinin kaderinde degismez su çizgiler, adeta asra bir mühürdür. Önce iman ve ask, sonra yiginlari saran yiginlari saran yanlislik ve inhiraflara karsi mücadele, sonra da gerekirse insanligin mutluluk ve saadeti ugrunda, yurt- yuva her seyi feda ederek, baska asina gönüller aramak üzere yeniden yollara dökülmek...
Iste tam da bu minvalde degerli yazar Talha Erçevikbas; "12 Eylül 1980 darbesinde, henüz alti yasindayken ailesi ile göç edip gelmislerdi Beyoglu'na. Beyoglu'nun kalbi Taksim'di. Burasi her daim hareketliydi. Buranin kozmopolit ortami, kalabalik caddeleri, popüler restoranlarla kafeleri, alisveris merkezleri, magazalari, turistik mekânlari, canli eglence ve gece hayati ile Istanbul'un en ünlü semtlerinden biriydi. Koskoca kirk iki yilini geçirmisti burada. Nelere sahit olmamisti ki gözleri. Nelerin sahidiydi bu meydan." cümleleriyle ileride yapacagi o kutlu yolculugun ilk provalarini yapiyordu.
Taksim sokaklarinda tütsülenen mis gibi reçel kokulari ve mis gibi yazilmis reçel gibi bir kitap karsilayacak sizi. Her bir satirinda kendinizi kaybedecek bazen de özünüzü bulacaksiniz. Bazen tebessüm edecek bazen de çocuklar gibi aglayacaksiniz ama anlayacaksiniz.
Derken mazgaldan bir türkü yankilaniyor,
Yüregim her türküyle adeta çigneniyor,
Gün gelir, gece gider, aylar geçer.
Çile mi? Belki biter.
Ruhum derin bir boslukta iken, yapilan dualar, kilinan namazlar da olmasa,
Bilmem ki insani ne teselli eder.
dizeleriyle yürek yorgunlugunu adeta ruhlarimiza isliyor.
Hizla geçen ömre inat, geçmek, bitmek bilmeyen çile ve istiraplaradir yazarin isyani. Bu isyanlari artik arsa dayandigi bir anda kendini hicret diyarlarinda buluverir yazar: "Iç çatismalarin, savaslarin, hastaliklarin, susuzlugun ve yoksullugun kasip kavurdugu bir kitada; sari, kirmizi ve bembeyaz akasyalar arasinda koyu renkli çocuk olmak. Kara'ya düsen bir öksüz olmak... Tipki akasyalar gibi zor kosullara, soguga ve kurakliga ragmen dayanikli. Hava karariyor; Nil deltasinin sicak, nemli, tropikal, koyu kiremit kirmizisi topraklarinda. Bense kara kara düsüncelerde... Karaya çalmis gözlerim, her seye ragmen umutla bakan, dünyanin en masum ve savunmasiz varliklarinda." ifadeleriyle bulundugu cografyayi adeta bir teleskop edasiyla resmetmektedir.
Sizi "Islak Çember" den geçirip Aborjinlerin büyülü hayatinda kaybolmaya davet ediyor. Hasreti canina tak ettigi ve yâre özlemin tavan yaptigi gurbet ellerinde yârine "Fusya Rengi Severdin" diye serenatlar döküyor.
Bu degerli eserde yazar, sizi sizden alacak uçsuz bucaksiz bir cografyada seyre çikaracak. Kimi zaman tüm dünyadaki yarali yüreklerin bamteline dokunacak. Dünyaya ses olmaya çalisacak, dünyayi da ses vermeye davet edecek. Tüm sagir kulaklara inat.
Degerli yazar; "Dünya kimseye kalmaz. Zulüm altinda inleyen yürekler, zulüm altinda ezilen magdurlar. Ah sessiz kalan her yanim. Ve seyirci kalan herkes; utansin bütün insanlik, utansin bütün dünya... Ve su an geride bir avuç "Yarimkan" birakarak yine gerçekleri haykiriyorum son nefesime kadar." diyerek haykirmaya devam edecek. Bizleri Meriç kiyisindaki boynu bükük Ayçiçegi tarlalarina götürecek.
Sizleri doyumsuz bir kitapla bas basa birakiyorum.
"Yarimkan" kitabini an'i yasayarak okuyacaksiniz. Ve tüm sorularin cevabini bulacaksiniz. Bu degerli eserle bizleri bulusturan degerli yazar arkadasim Talha Erçevikbas'a tesekkür ediyorum.
Kitapla kalin...
Tuba Toprak
Iste tam da bu minvalde degerli yazar Talha Erçevikbas; "12 Eylül 1980 darbesinde, henüz alti yasindayken ailesi ile göç edip gelmislerdi Beyoglu'na. Beyoglu'nun kalbi Taksim'di. Burasi her daim hareketliydi. Buranin kozmopolit ortami, kalabalik caddeleri, popüler restoranlarla kafeleri, alisveris merkezleri, magazalari, turistik mekânlari, canli eglence ve gece hayati ile Istanbul'un en ünlü semtlerinden biriydi. Koskoca kirk iki yilini geçirmisti burada. Nelere sahit olmamisti ki gözleri. Nelerin sahidiydi bu meydan." cümleleriyle ileride yapacagi o kutlu yolculugun ilk provalarini yapiyordu.
Taksim sokaklarinda tütsülenen mis gibi reçel kokulari ve mis gibi yazilmis reçel gibi bir kitap karsilayacak sizi. Her bir satirinda kendinizi kaybedecek bazen de özünüzü bulacaksiniz. Bazen tebessüm edecek bazen de çocuklar gibi aglayacaksiniz ama anlayacaksiniz.
Derken mazgaldan bir türkü yankilaniyor,
Yüregim her türküyle adeta çigneniyor,
Gün gelir, gece gider, aylar geçer.
Çile mi? Belki biter.
Ruhum derin bir boslukta iken, yapilan dualar, kilinan namazlar da olmasa,
Bilmem ki insani ne teselli eder.
dizeleriyle yürek yorgunlugunu adeta ruhlarimiza isliyor.
Hizla geçen ömre inat, geçmek, bitmek bilmeyen çile ve istiraplaradir yazarin isyani. Bu isyanlari artik arsa dayandigi bir anda kendini hicret diyarlarinda buluverir yazar: "Iç çatismalarin, savaslarin, hastaliklarin, susuzlugun ve yoksullugun kasip kavurdugu bir kitada; sari, kirmizi ve bembeyaz akasyalar arasinda koyu renkli çocuk olmak. Kara'ya düsen bir öksüz olmak... Tipki akasyalar gibi zor kosullara, soguga ve kurakliga ragmen dayanikli. Hava karariyor; Nil deltasinin sicak, nemli, tropikal, koyu kiremit kirmizisi topraklarinda. Bense kara kara düsüncelerde... Karaya çalmis gözlerim, her seye ragmen umutla bakan, dünyanin en masum ve savunmasiz varliklarinda." ifadeleriyle bulundugu cografyayi adeta bir teleskop edasiyla resmetmektedir.
Sizi "Islak Çember" den geçirip Aborjinlerin büyülü hayatinda kaybolmaya davet ediyor. Hasreti canina tak ettigi ve yâre özlemin tavan yaptigi gurbet ellerinde yârine "Fusya Rengi Severdin" diye serenatlar döküyor.
Bu degerli eserde yazar, sizi sizden alacak uçsuz bucaksiz bir cografyada seyre çikaracak. Kimi zaman tüm dünyadaki yarali yüreklerin bamteline dokunacak. Dünyaya ses olmaya çalisacak, dünyayi da ses vermeye davet edecek. Tüm sagir kulaklara inat.
Degerli yazar; "Dünya kimseye kalmaz. Zulüm altinda inleyen yürekler, zulüm altinda ezilen magdurlar. Ah sessiz kalan her yanim. Ve seyirci kalan herkes; utansin bütün insanlik, utansin bütün dünya... Ve su an geride bir avuç "Yarimkan" birakarak yine gerçekleri haykiriyorum son nefesime kadar." diyerek haykirmaya devam edecek. Bizleri Meriç kiyisindaki boynu bükük Ayçiçegi tarlalarina götürecek.
Sizleri doyumsuz bir kitapla bas basa birakiyorum.
"Yarimkan" kitabini an'i yasayarak okuyacaksiniz. Ve tüm sorularin cevabini bulacaksiniz. Bu degerli eserle bizleri bulusturan degerli yazar arkadasim Talha Erçevikbas'a tesekkür ediyorum.
Kitapla kalin...
Tuba Toprak
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.