43,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Istanbul, 1453 yilina dek Bizans Imparatorlugunun merkeziydi. Bir yandan Hacli ordularinin ve Osmanlilarin saldirilari, öte yandan birbirine rakip hanedanlarin bitip tükenmeyen taht kavgalari yüzünden sürekli hirpalanan bu kücük devlet, Dogu Roma imparatorlari tarafindan yönetilmekteydi. Istanbul 1453ten, 1923te Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar Osmanli sultanlarinin payitahti olarak üstün konumunu korumustur... 1923 yilinda Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, baskentin hemen Ankaraya nakledilmesiyle, kent icin zor bir dönem baslamistir. Özellikle Ikinci Dünya Savasi sirasinda, ordunun…mehr

Produktbeschreibung
Istanbul, 1453 yilina dek Bizans Imparatorlugunun merkeziydi. Bir yandan Hacli ordularinin ve Osmanlilarin saldirilari, öte yandan birbirine rakip hanedanlarin bitip tükenmeyen taht kavgalari yüzünden sürekli hirpalanan bu kücük devlet, Dogu Roma imparatorlari tarafindan yönetilmekteydi. Istanbul 1453ten, 1923te Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar Osmanli sultanlarinin payitahti olarak üstün konumunu korumustur... 1923 yilinda Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, baskentin hemen Ankaraya nakledilmesiyle, kent icin zor bir dönem baslamistir. Özellikle Ikinci Dünya Savasi sirasinda, ordunun seferberligi pek cok kaynagi tükettiginden, kent halkinin gereksinimlerinin tam olarak karsilanamamasi büyük sorunlar yaratmistir... Fakat savasin ve savas sonrasi dönemin bitmesiyle yani ellili yillarda Istanbul Türkiyenin ticaret ve kültür merkezi olarak kendini yeniden kabul ettirmistir. Kent yarim yüzyildan beri Türkiyedeki tüm etkinliklerin kaynagi haline gelmistir ve burada dogan esinler tüm ülkeye yayilmaktadir. En gözde yayinevleri ve kitapcilar burada bulunur ve her yil gerceklestirilen Istanbul Festivali, ilgililere film ve müzik alaninda dünyadaki tüm yenilikleri tanitir. Bankalar ve diger ticaret kurumlari tarafindan desteklenen kültür vakiflari cok sayida sergi ve konferanslar düzenlerler. Ülke endüstrisinin büyük bir bölümü Istanbulun genis cevresinde yer almaktadir. Kentin icinde ise büyük endüstriyel birliklerin yönetim merkezleri bulunur. 1980den bu yana Bogazin kuzeyinde, kiyidan iceri dogru tümüyle yepyeni bir kent bölgesi ortaya cikmistir. Burada yükselen gökdelenler, ülke ile ilgili önemli kararlarin alindigi yerlerdir. Kirsal kesimden kente göc etmis olanlarin cogu ise gecekondu denen konutlarin bulundugu mahallelere yerlesmislerdir... Kentin yoksullarinin bir kismi da, kentin tarihi surlari cevresindeki semtlere veya Beyoglunda 19. yüzyildan kalma eski ve köhne binalara yerlesmislerdir... Hali vakti yerinde olanlara gelince, bunlar Bogaza bakan gated communities tarzindaki sitelerde yasamaktadirlar ve bunlarin sayisi hic de az degildir... Osmanli Istanbulunun coskulu hayranlari, cogu kez sadece bu tür degisikliklerin kuskusuz var olan olumsuz yanlarini görürler. Ama her yasayan kentin, kendinden öncekilerin kalintilari üzerinde gelistigini unutmamak gerekir... Ama eski Istanbul fotograflarini gözden geciren herkesin, Ayasofya ve Sultan Ahmet Camii cevresinin, ya da bir baska anlamda Beyoglunda Istiklal Caddesinin böylesi bir degisimden yararlanip yararlanmadigini kendi kendine sormasi gerekir.