8,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Tarih boyunca insanlar; yönetimlerde söz sahibi olabilmek icin egemen güclere karsi mücadele vermistir. Insanlik var oldugu sürece de bu mücadele kesintisiz devam edecektir. 1215 yilinda Ingiliz krali John ile büyük toprak sahibi soylular arasinda, özellikle vergi kanunlarinin; birlikte verecekleri kararlar dogrultusunda cikarilmasina dair yapilan Magna Carta anlasmasiyla, Hukukun, kralin arzu ve isteklerinden daha üstün oldugu resmen kabul edildi. Böylece Ingilterede; yönetime daha cok insanin katilimi, yani ortak aklin devreye girmesinin yolu acilmis oldu. O tarihlerde kücük bir ada devleti…mehr

Produktbeschreibung
Tarih boyunca insanlar; yönetimlerde söz sahibi olabilmek icin egemen güclere karsi mücadele vermistir. Insanlik var oldugu sürece de bu mücadele kesintisiz devam edecektir. 1215 yilinda Ingiliz krali John ile büyük toprak sahibi soylular arasinda, özellikle vergi kanunlarinin; birlikte verecekleri kararlar dogrultusunda cikarilmasina dair yapilan Magna Carta anlasmasiyla, Hukukun, kralin arzu ve isteklerinden daha üstün oldugu resmen kabul edildi. Böylece Ingilterede; yönetime daha cok insanin katilimi, yani ortak aklin devreye girmesinin yolu acilmis oldu. O tarihlerde kücük bir ada devleti olan Ingilterenin, her biri büyük ve verimli topraklara, kitalar arasi sömürgelere sahip Ispanya ve Fransa kralliklarini hizla sollayarak, üzerinde günesin batmadigi bir imparatorluk haline gelmesinin sirri, iste bu ortak aklin devreye girmesinde saklidir. Fransiz Ihtilali sonrasi, Avrupada birer birer yikilan kralliklarin yerine kurulan parlamenter sistemler, Avrupa ülkelerinde de ortak akilin devreye girmesini, dolayisiyla zenginlik ve refah seviyesinin hizla artmasini sagladi. Ülkemizde 1923te kurulan Cumhuriyetin getirdigi demokratik kurumlarla, Türklerin ortak aklida devreye girdi. Ihtilallerin neden oldugu kesintilere ragmen Türkler ortak akildan sapmadilar, demokrasiyi devam ettirmeyi basardilar. Bu sayede, diger Islam ülkeleri gibi petrol ve dogal gaz zenginliklerimiz olmamasina, Osmanlinin agir borc yükü de üzerimizde kalmasina ragmen, tüm Islam ülkeleri arasinda bir yildiz gibi parlamayi basardik. Hal böyleyken; 6 Nisan 2017de yapilan anayasa halk oylamasi ile biz ne yaptik Devleti tüm kurumlariyla, sinirsiz ve denetimsiz olarak tek adamin aklina teslim etmeye karar verdik. Burada önemli olan su veya bu sahsin cumhurbaskani olmasi degildir. Önemli olan; böylesine üstün yetkilere sahip tek adamin, sistemin icinde nasil denetlenecegi ve durdurulacagidir. 2017 anayasasinda bunu saglayacak fren ve denetleme sistemleri yoktur... Koca bir devletin kaderi, tek bir kisinin aklina böylesine birakilamaz. Bu tam bir akil tutulmasi, tam bir geriye gidistir. Gelecek kusaklara bunun hesabini veremeyiz.