18,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Demokrasi mücadelemiz aslinda inanc özgürlügü icindi Prof. Kemal Karpat Türkiyede demokrasi mücadelesinin, esasen, demokratik özgürlük ve haklari ve bunun göze carpan bir parcasi olan dinsel inanc özgürlügünü elde etme mücadelesi oldugu görüsünde. Yazan Hale Kaplan Öz Yazi Kaynagi Yenisafak Kitap Prof. Dr. Kemal Karpatin Osmanlidan Günümüze Elitler ve Din isimli kitabi Türkiyede elitlerin dogumunu ve fonksiyonlarini tarihi ve kavramsal bir cerceve icinde ele alan önemli bir calisma. Iki bölümden olusan kitabin ilk bölümünde Elitler ve Demokrasi ikinci bölümünde Din ve Laiklik konulari…mehr

Produktbeschreibung
Demokrasi mücadelemiz aslinda inanc özgürlügü icindi Prof. Kemal Karpat Türkiyede demokrasi mücadelesinin, esasen, demokratik özgürlük ve haklari ve bunun göze carpan bir parcasi olan dinsel inanc özgürlügünü elde etme mücadelesi oldugu görüsünde. Yazan Hale Kaplan Öz Yazi Kaynagi Yenisafak Kitap Prof. Dr. Kemal Karpatin Osmanlidan Günümüze Elitler ve Din isimli kitabi Türkiyede elitlerin dogumunu ve fonksiyonlarini tarihi ve kavramsal bir cerceve icinde ele alan önemli bir calisma. Iki bölümden olusan kitabin ilk bölümünde Elitler ve Demokrasi ikinci bölümünde Din ve Laiklik konulari irdeleniyor. 7-8 yil gibi uzun bir zamana mal olmus kitap Temel Türk Filolojisi ve Tarihi ismiyle Paris ve Budapeste Üniversitelerinin yayinladigi bir serinin parcasi aslinda. Dünyanin farkli yerlerinde verdigi seminerlerin notlari ve modernizm ve laiklik merkezli makalelerin bir araya toplanmasiyla olusan kitabinda Karpat, bugün gündemin en yogun tartismalarindan biri olan laiklik, din, modernizm konularini irdelemeye, Osmanlida modernlesmenin tarihsel asamalarini anlatarak basliyor. Osmanli uzun ömrünü devlet ve dini bagdastirmasina borclu Din temelli devletlerin yok olmasinin mukadder oldugunu Ibn Haldun Mukaddimesinde uzun uzadiya anlatir, cünkü bu devletler kendilerini kendi gücleriyle yenileme kabiliyetinden mahrumdurlar. Bu degismez siyasi mukadderatin tek büyük istisnasi, Osmanli Devleti ve onun devami olan Türkiye Cumhuriyetidir. diyen Karpat bunun sebebini Osmanlinin maddi yasam ile maneviyati, yani devleti ve dini bagdastirmasina bagliyor. Fakat 17. yüzyilda din-devlet dengeleri bozuluyor ve devlet dini kendi amaclari icin kullanmaya basliyor Osmanli seckinleri arasindaki ilk ciddi ayrim, islahat yandasligi ve karsitligi seklinde oluyor. 1800 yilinda ise II. Mahmud bürokrasinin reformcu kanadi ve III. Selimin ayan destekcileri tarafindan kurnazca örgütlenen bir karsi hareket sonucunda tahta cikariyor ve reformcularla muhafazakarlarin arasi iyice aciliyor. Bu anlamda yazara göre Osmanli padisahlari arasinda inanc ve bilimi en iyi uyumlastiran Sultan II. Abdülhamiddi fakat onun da mutlakiyetciligi moderniteyi ruhundan yoksun birakti. Türkiyenin, tarihsel olarak, inancin ve devletin özerk yetki alanlarina sahip oldugu kendine has bir laiklik anlayisinin oldugunu savunan yazar, Cumhuriyet döneminde yanlis anlasilan Fransiz versiyonu bir laiklik ugruna bu kendine has anlayisin terk edildigini söylemeden gecemiyor. 1924ten sonra ortaya cikan yeni Islamin savunuculari da kitapta dikkatle okunmasi gereken bölümlerden. Devletin siradan insanlarin yasadigi Islam üzerinde siki bir denetim uygularken, modern düsünceli dinsel elitleri Islama kendi modernist görüslerini asilamak üzere güclendirdigini buradan ögreniyoruz. Laiklige ragmen ve laiklik sayesinde en dindar ülke Türkiyede demokrasi mücadelesinin, esasen, demokratik özgürlük ve haklari ve bunun göze carpan bir parcasi olan dinsel inanc özgürlügünü elde etme mücadelesi olduguna da deginen Karpat Islam ve demokrasi tartismasinin odaginda Halifelik veya Seriat mahkemeleri gibi Islami kurumlarin diriltilmesi degil, inanc özgürlügü vardi. diyerek devletin, toplumun taleplerini görmezden gelmesini elestiriyor. Yazar, laiklik kavgalarina ve Müslümanlarin üzerindeki baskilara ragmen Türkiyede dindar nüfusun coklugunu ülkenin dayandigi temellerle iliskilendiriyor Bugün Türkiye muhtemelen Mekkeye en fazla haci gönderen ülke. Kisi basina en fazla cami de Türkiyede bulunuyor. Bence, devletin benimsedigi laiklige karsin, hatta belki de onun sayesinde, dünyada dinine en cok riayet eden Müslüman toplum Türkiyede yasiyor. Müslüman ülkeleri arasinda en güclü ve nispeten en etkili devlete sahip olan Türkiyenin -her ne kadar son elli yilda devlet ve inanc arasinda sürekli bir kavgaya sahne olsa da- varliginin iki temel dayanagi hala devlet ve dindir. Bugüne gelindiginde geleneksel Islamcilarla Kemalist laikler arasindaki eski bölünmenin siddetini arttirarak devam ettigi muhakkak. Kemalist laikler Islam ve modernitenin bagdasmayacagini düsünse de Kemal Karpat bir gün Türklerin modernitenin maddi ve manevi yönleriyle bir bütün oldugunu ve bunu güvence altina alan yolun gercek bir demokrasiden gectigini kabul edeceklerine dair inancini yitirmiyor.