14,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

M.Ö. 100 yillardan itibaren baslayan Türklerin batiya yolculugu bin yili askin bir süre boyunca sürmüstür. Bu yolculuk Büyük Okyanustan baslayip Ege sahillerine, Kuzeyde Urallardan Umman kiyilarina, Karadenizden Misir ve daha ötelere kadar uzanan oldukca genis bir cografyada vuku bulmus ve nihayetinde Anadoludan Avrupa iclerine kadar etkisini hissettirmis ve sonucta Anadoluyu yurt edinme noktasinda son bulmustur. Bu kadar genis ve derinlikli bir cografyada varlik gösteren Selcuklularin, icinde bulunduklari siyasal, sosyo-kültürel ve toplumsal cesitliligin ortasinda devletlesmek, kalici ve…mehr

Produktbeschreibung
M.Ö. 100 yillardan itibaren baslayan Türklerin batiya yolculugu bin yili askin bir süre boyunca sürmüstür. Bu yolculuk Büyük Okyanustan baslayip Ege sahillerine, Kuzeyde Urallardan Umman kiyilarina, Karadenizden Misir ve daha ötelere kadar uzanan oldukca genis bir cografyada vuku bulmus ve nihayetinde Anadoludan Avrupa iclerine kadar etkisini hissettirmis ve sonucta Anadoluyu yurt edinme noktasinda son bulmustur. Bu kadar genis ve derinlikli bir cografyada varlik gösteren Selcuklularin, icinde bulunduklari siyasal, sosyo-kültürel ve toplumsal cesitliligin ortasinda devletlesmek, kalici ve sürekli bir sistem olarak hem dis hem de ic sosyal, kültürel ve siyasal mücadelelerden ari bir sekilde ortaya cikmalari mümkün olamazdi. Calismanin esasini olusturan bu mücadelelerin temel dinamiklerinin, sözünü ettigimiz bu olgularda yattigini belirtmekle birlikte, esas olarak Türk topluluklarinin gelenek, kültür, yasam tarzi ve ekonomik özellikleri ile de ilgisi oldugunu söylememiz gerekir. Türk toplumlarinin tarihselliginden gelen kabile, asiret, boy ve klan örgütlenmelerinin niteliklerine bagli olarak ortaya cikan bu durum, iktidar, ülke ve mülk anlayisinin da bu mücadelelerin ortaya cikisinda belirleyici oldugunu söylemeliyiz. Iste bu calisma hem akici diliyle hem de zengin icerigiyle, kronolojik olarak neredeyse üc yüzyillik bir zaman dilimi icerisinde ortaya cikan devletcikler serisinin birbiri ile mücadelesini ve Anadolunun bir Türk yurdu olarak sekillenmesinin öyküsü olarak okunabilir. Bu baglamda genc bir tarihci olarak sevgili ögrencim sayin Abdullah Bayindirin bu derinlikli ve ayni zamanda zor bir konuyu ele alarak oldukca basarili bir sekilde üstesinden gelmesi büyük bir cesaret örnegi olusturur. Bu calisma süphesiz ayni zamanda bu konularda yapilacak daha yetkin calismalara da esin kaynagi olacaktir. Dr. Ismail PEHLIVAN