15,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Toprak ilk Akdeniz halklarinin kültürel temeliydi; topraga bagli ve yakin olduklarini kabul ediyor, dogayi cesitli sekillerde islenen kirsal dünya icerisinden kavriyorlardi. Sahip olduklari bu doga imgesi, ticaretten sosyal yasama, dini ritüellerden tarim etkinliklerine kadar hayatin her alanina nüfuz etmisti. Binlerce yil boyunca insanlik ile ona ev sahipligi yapan toprak arasinda keskin bir ayrim yoktu. Dogayla büyük ölcüde uyumlu bir iliskinin var oldugunu kabul eden yaygin bir uzlasi vardi. Antik Akdenizde geleneksel tarim, dogal ekosistemlerin temel özelliklerine aykiri degildi. Zengindi,…mehr

Produktbeschreibung
Toprak ilk Akdeniz halklarinin kültürel temeliydi; topraga bagli ve yakin olduklarini kabul ediyor, dogayi cesitli sekillerde islenen kirsal dünya icerisinden kavriyorlardi. Sahip olduklari bu doga imgesi, ticaretten sosyal yasama, dini ritüellerden tarim etkinliklerine kadar hayatin her alanina nüfuz etmisti. Binlerce yil boyunca insanlik ile ona ev sahipligi yapan toprak arasinda keskin bir ayrim yoktu. Dogayla büyük ölcüde uyumlu bir iliskinin var oldugunu kabul eden yaygin bir uzlasi vardi. Antik Akdenizde geleneksel tarim, dogal ekosistemlerin temel özelliklerine aykiri degildi. Zengindi, karmasikti, kendi kendini düzenliyordu ve esnekti. Bu iliski, doganin, insanin müdahale etmedigi yabani kirsal olarak algilanmaya basladigi 18. yüzyilin sonlarinda sona erdi. Yüzyilin baslarinda insan dünyasi, tarimsal alem ve islenmemis doga alani, ic sinirlari olmayan kesintisiz tek bir sahaydi. Fakat yüzyilin sonuna gelindiginde cagin önemli yazarlari bu süreklilik icerisinde keskin bir bölünme yaratmis ve tarim dünyasini doga dünyasindan ayirmislardi. Bu ani ve carpici duyarlilik degisimi ekolojik anlayisi bas asagi etti ve halen daha mücadele etmekte oldugumuz cok önemli sonuclara sebep oldu. James H. S. McGregor dünyanin bugün karsi karsiya oldugu cevre krizinin kökeninde Bati toplumunun Ilk Doga ilkesini, insan topluluklari ile doga dünyasi arasindaki uyumlu iliskiyi terk etmesinin yattigini öne sürüyor. Bu temel eser bizlere yeni bir cevresel sorumluluk yaklasimi sunmakla kalmiyor, dogadaki yerimize dair eski anlayisi yeniden edinmemiz gerektigini söylüyor. Dogaya karsit ve hasim konumumuzu terk etmeli, dogustan ait oldugumuz biyolojik dünyada gecmisin kendini ispatlamis teknikleriyle yetistiricilik yapan kimlige dönmeliyiz. Kaybedilen seyler cok, toprak ve cevre büyük zararlar gördü, geleneksel bilgi de tasiyicilariyla beraber öldü. Fakat halen daha kurtarilabilecek, üzerinde calisilabilecek ve yeniden düsünülebilecek cok sey var.