Bir anda her sey oluverdi. Her sey bir anda yok olacak. Ölüme ayarli, yasamaya odakli insan ömrünü, bu sekilde tarif edebilirim. Yasadikça büyüyen, büyüdükçe küçülen, zayif iken güçlü, güçlü iken zayif, bedeni yaslansa da nefsi hep diri kalan insan; zitliklar aleminin bas kahramanidir.
Bilmedigi halde her seyi biliyormus, sahip olmadigi halde her seye sahipmis gibi kibirli. Ölecegini bilse dahi düsman saflarina dalan asker kadar cesur lakin, findik faresinden korkup kaçacak kadar da ödlek. Tüm insan neslinin kendi soyundan olusmasini isteyecek kadar üretken ve istekli iken, bütün canlilari yok edebilecek silaha sahip oldugunda pimini çekecek kadar da kindar ve öfkeli. Açken tamahkar, doydugu zaman müsrif. Çok sevdigini öldürecek kadar kiskanç, namusunu satacak kadar da genis olabiliyor.
Sonsuz zaman diliminin hangi evresinde, dünyanin neresinde, kimden dogacagima, erkek mi disi mi olacagima, saçtan göz rengime, huyuma, karakterime karar veren ben degilim. Iradem, bunlari gerçeklestirme yetkisine sahip degil.
Irademizin hayatimizdaki yeri ve büyüklügü, kâinatta kapladigimiz yer nispetindedir. Kendi irademizle verdigimiz kararlarin ve yaptigimiz eylemlerin orani da bu nispeti geçmez. Bu nedenle, yasantimiza yön veren en büyük etkenler, irademizin disindaki kader ortaklarimizdir. Özgün sanatçilar bu genel ilkenin naif ve narin istisnasini olustururlar.
Kitap yazarligi da özgün sanatçi olmayi gerektirir. Baskasinin hayatini anlatan biyografi ve kendi yasamini anlatan otobiyografi, edebiyatin en hassas ve rizikosu en yüksek türünü olustururlar. Özellikle de otobiyografi, ben merkezli oldugu için yazarin sirtina inanilmaz derecede agir sorumluluklar yükler.
Otobiyografide; gerçek disi olaylara, kisilere ve hayallere yer verilmez. Düsüncelerinizi aktarirken tarafsiz olmak zorundasiniz. Hayatinizin ve yakin çevrenizin özelini, kamuya açtiginiz için sadece sorumluluk degil ayni zamanda büyük riskler alirsiniz. Bu nedenle, geçimini yazarlik ile temin edenler, otobiyografiden uzak durmayi tercih ederler. Hayatini yazma cesaretini gösteren yazarlar ise ilk eserlerine otobiyografi ile baslamazlar.
Daha önce mesleki konularda kitaplar yazdim fakat geneli kapsayacak bu eserimin otobiyografi olmasi bende büyük tereddütler yasatti.
Yasantisi merak uyandiran ünlü birisi degilim ancak; kamuya mal olan, Mayis 2016 MHP Büyük Kurultayinin yapilip yapilmamasina etki edecek kararlarin altina imza attiktan sonra, yasadigim ibretlik süreç ve kader ortakligina deginen vicdani sorumluluklarim, bireysel menfaatlerime galebe çaldilar.
Bu döneme isik tutabilecek, emsal teskil edebilecek, sosyolojik ve hukuki olaylarin, gelecek nesillere aktarabilme arzusunu "Iyiler de en az kötüler kadar cesur olmak zorundadir." düsüncesi destekledi.
Ayrica, kitabin konusunu; hukuki alanda teknik içeriklere sahip MHP Kurultayi ile sinirli tutmanin, arzulanan verimi saglamayacagi düsüncesine sevk etti.
Bu baglamda siyasetin; adaletin ve hukukun üzerindeki yikici etkisine çok iyi örnek olabilecek MHP Kurultay kararini ve sonrasinda yasadigim sosyolojik ve hukuki süreçleri yazmak istedim.
Hayallerin ve fikirlerin harman oldugu cezaevi, yazacagim eser hakkinda gerekli olan zamani fazlasiyla sundu.
Siradan sayilabilecek bir yasantim da olmadi. Çobanliktan HSYK Basmüfettisligine uzanan hayat çizgimde, zirvelerde de dolastim en dipleri de gördüm.
Kisacasi hayati; romanlara, filmlere ve belgesellere konu olabilecek ölçekte, her dakikasinin hesabini verebilecek seffaflikta, insanliga yakisir tarzda yasadigima inaniyorum.
Buradan aldigim cesaretle de bu eserimi, otobiyografi ile kaleme almaya karar verdim.
15 Temmuz 2016; hayat düzenimi, inançlarimi ve düsüncelerimi sil bastan degistiren milat oldu. Bu tarihten sonraki yasantimi ve düsüncelerimi, bu kitabin devami niteligindeki ikinci kitapta kaleme aldim.
Burhan Yaz
Bilmedigi halde her seyi biliyormus, sahip olmadigi halde her seye sahipmis gibi kibirli. Ölecegini bilse dahi düsman saflarina dalan asker kadar cesur lakin, findik faresinden korkup kaçacak kadar da ödlek. Tüm insan neslinin kendi soyundan olusmasini isteyecek kadar üretken ve istekli iken, bütün canlilari yok edebilecek silaha sahip oldugunda pimini çekecek kadar da kindar ve öfkeli. Açken tamahkar, doydugu zaman müsrif. Çok sevdigini öldürecek kadar kiskanç, namusunu satacak kadar da genis olabiliyor.
Sonsuz zaman diliminin hangi evresinde, dünyanin neresinde, kimden dogacagima, erkek mi disi mi olacagima, saçtan göz rengime, huyuma, karakterime karar veren ben degilim. Iradem, bunlari gerçeklestirme yetkisine sahip degil.
Irademizin hayatimizdaki yeri ve büyüklügü, kâinatta kapladigimiz yer nispetindedir. Kendi irademizle verdigimiz kararlarin ve yaptigimiz eylemlerin orani da bu nispeti geçmez. Bu nedenle, yasantimiza yön veren en büyük etkenler, irademizin disindaki kader ortaklarimizdir. Özgün sanatçilar bu genel ilkenin naif ve narin istisnasini olustururlar.
Kitap yazarligi da özgün sanatçi olmayi gerektirir. Baskasinin hayatini anlatan biyografi ve kendi yasamini anlatan otobiyografi, edebiyatin en hassas ve rizikosu en yüksek türünü olustururlar. Özellikle de otobiyografi, ben merkezli oldugu için yazarin sirtina inanilmaz derecede agir sorumluluklar yükler.
Otobiyografide; gerçek disi olaylara, kisilere ve hayallere yer verilmez. Düsüncelerinizi aktarirken tarafsiz olmak zorundasiniz. Hayatinizin ve yakin çevrenizin özelini, kamuya açtiginiz için sadece sorumluluk degil ayni zamanda büyük riskler alirsiniz. Bu nedenle, geçimini yazarlik ile temin edenler, otobiyografiden uzak durmayi tercih ederler. Hayatini yazma cesaretini gösteren yazarlar ise ilk eserlerine otobiyografi ile baslamazlar.
Daha önce mesleki konularda kitaplar yazdim fakat geneli kapsayacak bu eserimin otobiyografi olmasi bende büyük tereddütler yasatti.
Yasantisi merak uyandiran ünlü birisi degilim ancak; kamuya mal olan, Mayis 2016 MHP Büyük Kurultayinin yapilip yapilmamasina etki edecek kararlarin altina imza attiktan sonra, yasadigim ibretlik süreç ve kader ortakligina deginen vicdani sorumluluklarim, bireysel menfaatlerime galebe çaldilar.
Bu döneme isik tutabilecek, emsal teskil edebilecek, sosyolojik ve hukuki olaylarin, gelecek nesillere aktarabilme arzusunu "Iyiler de en az kötüler kadar cesur olmak zorundadir." düsüncesi destekledi.
Ayrica, kitabin konusunu; hukuki alanda teknik içeriklere sahip MHP Kurultayi ile sinirli tutmanin, arzulanan verimi saglamayacagi düsüncesine sevk etti.
Bu baglamda siyasetin; adaletin ve hukukun üzerindeki yikici etkisine çok iyi örnek olabilecek MHP Kurultay kararini ve sonrasinda yasadigim sosyolojik ve hukuki süreçleri yazmak istedim.
Hayallerin ve fikirlerin harman oldugu cezaevi, yazacagim eser hakkinda gerekli olan zamani fazlasiyla sundu.
Siradan sayilabilecek bir yasantim da olmadi. Çobanliktan HSYK Basmüfettisligine uzanan hayat çizgimde, zirvelerde de dolastim en dipleri de gördüm.
Kisacasi hayati; romanlara, filmlere ve belgesellere konu olabilecek ölçekte, her dakikasinin hesabini verebilecek seffaflikta, insanliga yakisir tarzda yasadigima inaniyorum.
Buradan aldigim cesaretle de bu eserimi, otobiyografi ile kaleme almaya karar verdim.
15 Temmuz 2016; hayat düzenimi, inançlarimi ve düsüncelerimi sil bastan degistiren milat oldu. Bu tarihten sonraki yasantimi ve düsüncelerimi, bu kitabin devami niteligindeki ikinci kitapta kaleme aldim.
Burhan Yaz
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.