20 yüzyilin ikinci yarisinda ortaya cikan, somut meyvelerini ise 21 yüzyildan itibaren vermeye baslayan epigenetic paradigma, 20 yüzyila neredeyse bastan sona hakim olan genetik paradigmayi sorgulamakta, onun sinirlarini, eksiklerini, icerdigi sorunlari ve celiskileri gösterirken onu da kapsayan daha bütünleyici bir cerceve sunmaktadir. Epigenetik, genetigin bir kismini ayniyla devralma, bir kismina itiraz etme, bir kismini ise tashih edip tamamlama iddiasindadir. Giderek ivme kazanan bu dönüsüm, felsefe-bilimde farkli bir doga ve daha özelde insan dogasi tasarimi da teklif etmektedir. Modern fizikte yasanan devrime nispetle cok daha sikistirilmis bir zamanda gerceklestigi anlasilan bu dönüsümün, bir disiplin olarak biyolojinin yapisal farklarini vurgulamanin ötesinde ne gibi felsefi anlamlar barindirmakta oldugu bu calismanin ele aldigi konular arasindadir. Özellikle cevreyle etkilesimin kritik rolüne yaptigi vurguyla epigenetik, gen ve genetik merkezli biyolojiyi, paradigma ici revizyonlardan öte köklü bir dönüsüme zorlamakta; kültürcevre etkisini hesaba katan; gelisim olgusunu ve etkilesim aglarini merkeze alan; indirgemeciligi karmasiklik, beliriverme ve coklu-gerceklenebilirlik benzeri fenomenlerden hareketle aciklamaya calisan daha bütünlemeci bir biyoloji tasarimi önermektedir. Ketebe Yayinlari, epigenetik konusunda Türkcedeki bu ilk telif eseri yayimlamakla hususen biyoloji felsefesine yaptigi katki dolayisiyla kivanc duymaktadir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.