25,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Türkiye, 1683-1699 yillari arasindaki Osmanli-Almanya savasindan sonra, bircok kavmin ve bircok insanin siginagi ve vatani olmustur. Bu Türkiye, 1800lerden sonra, kitleler halinde vatanlarindan kacmak mecburiyetinde birakilan binlerce Bosnakin da yaralarini saran ve onlarca gercek vatan olan bir ülke olabilmistir. Özellikle Osmanli-Rus savasindan sonra olusturulan Berlin Kongresinin kararlari uyarinca, Bosna ve Hersekin Avusturya tarafindan isgali, büyük bir korku ve karmasaya sebep olmus ve insanlar asirlik ana yurtlarini terk etmek zorunda kalmislardir. Elbette ki, gidecekleri yer de Türk…mehr

Produktbeschreibung
Türkiye, 1683-1699 yillari arasindaki Osmanli-Almanya savasindan sonra, bircok kavmin ve bircok insanin siginagi ve vatani olmustur. Bu Türkiye, 1800lerden sonra, kitleler halinde vatanlarindan kacmak mecburiyetinde birakilan binlerce Bosnakin da yaralarini saran ve onlarca gercek vatan olan bir ülke olabilmistir. Özellikle Osmanli-Rus savasindan sonra olusturulan Berlin Kongresinin kararlari uyarinca, Bosna ve Hersekin Avusturya tarafindan isgali, büyük bir korku ve karmasaya sebep olmus ve insanlar asirlik ana yurtlarini terk etmek zorunda kalmislardir. Elbette ki, gidecekleri yer de Türk topraklarindan baskasi olamazdi. Bu calisma, Bosnak göclerinin sürekli ve acikli boyutlarinin yani sira, bireysel ve ailev kaderlerinin unutulmaya yüz tutmus dünyasina da isik tutmaktadir. Nefret edilen ve tehlikeli sartlardan kacip ülkeye siginmak, yani göc etmek, manen ve maddeten hayata tutunmak icin verilmis olan mücadelenin encak birinci ve en zor olan adimidir. Türkiyeye geldikten sonra ise, yabanci bir ortamda, kendilerine ne kadar gibi bakilsa da, yerlesmek is kurmak gibi adimlar olaganüstü gayret ve sabir gerektirmistir. Bu arastirma, bu mücadelenin ayrintilarini carpici bicimde gözler önüne sermektedir. Modern dönemlerin göc ve göcmenlerin sosyolojisi, gerek göc edenler, gerekse göc alanlar acisindan bir mekan degisiminin ötesinde, yasanmis olan derin bir zihin darbesini de yansitir. Fahriye Emgili, bu calismasinda, Osmanli Bosnasini inceledikten sonra, Avusturya-Macaristan isgali döneminde ve Yugoslavya Devletinde, Bosnaklarin karsi karsiya kaldigi zulmü ve toplum mühendisligi calismalarinin hedefi olarak yasadiklarini ortaya koyarken, yani sira da, Bosnaklarin Türkiyede yeniden kök salmalari hakkinda fikir sahibi olmamiza imkan vermektedir. Bu kitabini Türk tarihi acisindan oldugu kadar, Bosnaklarin tarihi bakimindan da yeni bir ufuk acacagi kanaatindeyiz.