Sehirler de ölür, tipki insanlar gibi. Arapca edebiyatin güclü temsilcilerinden Halid Halife, Bu Sehrin Mutfaklarinda Bicak Yok kitabiyla politik, din ve cinsel zorbaligin gölgesi altinda yasayan Suriyeli bir ailenin üc nesle yayilan, utanc duygusuyla kusatilmis hikayesini anlatiyor. Türkiyeli okurlarin ilk kez okuma firsati bulacaklari Halifenin, 2013 Necib Mahfuz Kitap Ödülüne deger görülen romani, yani basimizdaki komsu bir ülkenin pek de bilmedigimiz tarihine ve siyasi dalgalanmalarina dair genis bir vizyon sunuyor. Özgün dili olan Arapcadan titizlikle cevrilen eser; bireysel ve toplumsal düzeydeki cöküsü, sözünü sakinmayan bir gercekcilikle ve etkileyici metaforlarla anlatiyor. Yillar icinde yikici bir dönüsüme maruz kalan, cogu kisinin eski günlerini özlemle andigi Halep sehrinin basli basina bir karakter olarak yer aldigi roman; elli yili askin bir dönemde Suriyede yasanan toplumsal parcalanmayi, yikilan hayalleri, siddeti, bastirilan aci ve korkuyu sosyal ve psikolojik derinlikle yarattigi cok sayida karakter araciligiyla gözler önüne seriyor. Halife, bu siirsel yapitinda, dogdugu sehrin ruhunu etkileyici bir gözlem gücü ve aciksözlülükle yansitiyor. Suriyedeki catismanin kökenini daha derinden anlamak isteyenlerin mutlaka okuma listelerine almalari gereken Bu Sehrin Mutfaklarinda Bicak Yok; sokaklari, kokulari, yemekleri, müzigiyle Halepin kapali kapilar ardina hapsedilisini sasirtici yasam manzaralari üzerinden paylasiyor. Halep, korkunun mesrulastirildigi bir sehre dönüstürülmüs, resmen cezalandiriliyordu. Tasmalarini tutanlara karsi sadakatleri disinda hicbir seyi dogru düzgün yapamayan bozguncu istihbarat görevlilerinin keyf istekleri altinda ezilen bir sehirdi artik Halep.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.