Toplumsal alanda da isletme icinde de insanlari en fazla yaralayan konulardan birisi; adaletsizlik ve haksizliga ugradiklarina olan inanclaridir. Bu nedenle genel anlamda adaletten yoksun toplumlarda yasayanlarin güven duygusu da zarar görmektedir. Adalet ve güven ikiz kardes gibidirler. Adalet zedelenirse, güven azalir ve kaos baslar. Ne yazik ki adaletin yerine getirilmesinin gerekliligi, adaletsizligin ortaya cikmasindan sonra önem kazanir. Ilk anlaminda adalet, insanlarin birbirlerine nasil davranacaklarini öngören kurallari göz önüne alma ve uygulamayi, yani haklari ve görevleri kapsar. Bu kitapta, konunun özünü olusturan adalet kavrami öncelikle Antik Cag filozoflarinin vizyonundan ele alinmis ve daha sonra modern cagdaki gelisimi, günümüze nasil geldigi ve örgütsel adaletin nasil ortaya ciktigi ve adaletin ve özellikle örgütsel adaletin saglanmasi icin hangi önlemlerin alinmasi gerektigi tartisilmistir. Adalet, günlük dilde, herkesin ve her seyin yerli yerinde olmasi; olmasi gereken yerde olmasidir. Örgütsel adalet algisi; calisanlarin görev dagilimi, mesaiye uyma, yetki verilmesi, ücret düzeyi, ödül dagitimi gibi degiskenlere yönelik, yönetsel kararlari kendi vizyonlarina göre bir degerlendirme süreci sonunda sekillenir. Isletmelerde bu calismalari teknik anlamda gerceklestiren birim, Insan Kaynaklari Yönetimidir. Bu nedenle kitapta Insan Kaynaklari Yönetimi fonksiyonlarinin, örgütsel adalet ile etkilesimlerine de yer verilmistir Stoaci akima göre; Dogru düsünen kisi, dogallasmis ve bundan ötürü de tanrilasmis kisidir ki insanin amaci, böylesine bir dogru düsünmeye varmak olmalidir. Fakat dogru nedir sorusu tartismaya acik olduguna göre adalet konusu da insanlik var oldukca gündemde kalacaga benzemektedir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.