15,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Bugün kullanilan Geleneksek Türk Müzigi nazariyatinin yazili kaynak tarihini genis anlamda anlatan kaynaklar bin yillik gecmise kadar uzanmaktadir. Her ne kadar daha eski tarihlerde de bilgiler bulunsa bile kuramsal yaklasimlar Farab dönemine kadar rahatlikla götürülebilmektedir. Farabden bu döneme kadar Geleneksel Türk Müzigi kuraminda bircok degisim de kacinilmaz olarak görülmektedir. Sonucta bu bir gelenektir ve canlidir. Kusaktan kusaga aktarilirken, kendisini her dönemin begenisine göre sürekli olarak yenileyecektir. Yazili kaynaklar, Farabden günümüze kadar, degisim yönüyle…mehr

Produktbeschreibung
Bugün kullanilan Geleneksek Türk Müzigi nazariyatinin yazili kaynak tarihini genis anlamda anlatan kaynaklar bin yillik gecmise kadar uzanmaktadir. Her ne kadar daha eski tarihlerde de bilgiler bulunsa bile kuramsal yaklasimlar Farab dönemine kadar rahatlikla götürülebilmektedir. Farabden bu döneme kadar Geleneksel Türk Müzigi kuraminda bircok degisim de kacinilmaz olarak görülmektedir. Sonucta bu bir gelenektir ve canlidir. Kusaktan kusaga aktarilirken, kendisini her dönemin begenisine göre sürekli olarak yenileyecektir. Yazili kaynaklar, Farabden günümüze kadar, degisim yönüyle incelendiginde, bu müzik türünün 15, 18 ve 19. yüzyillarda büyük anlayis degisiklikleri yasadigi görülmektedir. Bu degisimin en belirgin bicimde kendisini gösterdigi konu da makam kavraminin algilanmasi ve tanimlanmasi olmustur. Özellikle 19. yüzyilda Osmanli Sultani 2. Mahmudun Yeniceri Ocagini lagvedip, yerine kurdugu ordu teskilati ile beraberinde Mehter Takimindan Musika-yi Humayna dönüs olarak yasanan Geleneksel Türk Müzigindeki degisim hem bestelerde hem icralarda hem de kuramsal calismalarda kendisini net bicimde göstermistir. 18. yüzyilda mevlev seyhi olan bestekar, icraci ve kuramci Abdülbak Nasir Dedenin, tarihsel süreci de dikkate alarak yaptigi makam tanimlari, 19. yüzyilda Hasim Bey mecmuasi olarak bilinen kaynakla tekrar ele alinmis ve bilgiler Kazim Uzun sözlük niteligindeki calismasi ile 20. yüzyila kadar ulasmistir. Rauf Yekta Bey, Hüseyin Saadeddin Arel, Suphi Ezgi ve Murad Uzdilek gibi isimler 19. yüzyilin ortalarinda Istanbuldaki mevlevhanelerin seyhlerinden de edindikleri bilgiler ile kendilerine kadar gelen kuramsal ve uygulamali bilgileri somut bicimde bir yazi sistemine dönüstürmeye calismislardir. Bu sistem o günden bu yana farkli zamanlarda ve mekanlarda kuramsal anlamda sürekli bir tartismaya konu olsa da günümüz Türk Müzigi geleneksel nazariyatinin en cok kabul edilen ve uygulanan sistemi olmaya devam etmektedir.