Tanzimat Dönemi'nde Tasavvufî düsüncede bir duraklama görülmüstür. Bu dönemde Bat edebiyat örnek al narak pek çok alanda oldugu gibi edebiyatta da yenilikçi sanatç lar eski edebiyat elestirmislerdir. Bu sanatç lar n bas nda gelen Nâm k Kemâl için tasavvuf, ilk gençlik y llar nda tan st g seyh, hoca ve sairlerin etkisi ile ilgilendigi bir gençlik hevesidir. Sinâsi ile ve dolay s yla Bat edebiyat ile tan smas n n ard ndan eski edebiyata kars ç km s, hatta bu siir gelenegini sertçe elestirmistir. Devletin içinde bulundugu durum onu toplum için sanat icra etmeye yönlendirmis, sanatta estetik zevk aray s ndan uzaklast rm st r. Eski edebiyat bu dava adam na göre içtimaî fikir aç s ndan oldukça k s r kalm st r. Nâm k Kemâl, on yedi yas ndan yirmi iki yas na -Sinâsi ile tan smas na- kadar yazd g Dîvân' n sonradan yok saym st r. Gerek oglu Ali Ekrem, gerekse edebiyat arast rmac lar bu Divân' incelemeye deger görmemis, Nâm k Kemâl'in siirlerinden söz edilecegi zaman sonraki y llarda yazd gsiirleri ele alm slard r. Bu kitapta yasad klar ndan dolay düzenli egitim alamayan otodidakt, çok okuyan, çok yazan Nâm k Kemâl'in Dîvân' nda din ve tasavvufun yeri incelenmistir.